O gün, amaçsızca dolaşıyordum büyük bir alışveriş merkezinde. Ayaklarım, salon bitkileri bölümüne sürükledi beni. Oysa salonumun bir köşesi botanik bahçesi gibiydi. Difenbahya benzeri bir bitkiye takıldım. Yaprakları inanılmaz güzeldi. Tam elimi uzattım, saksıda bir başka el fark ettim. Huzursuz oldum. Başımı kaldırdım, sahibiyle göz göze geldik. İstek ve kararlılığını gözlerinden okudum. Ani bir refleksle çektim elimi.
“Eğer çok istiyorsanız…” dedi.
“Yok” dedim. “Buyurun, önce siz seçtiniz.”
Yüzüne, çok sevdiği oyuncağına kavuşan bir çocuğun mutluluğu yayıldı. Çiçeğin yapraklarını okşarken:
“Evim buraya çok yakın. Bir kahve içmeye davet etsem sizi… dedi”
Anladım, bu bir teşekkürdü.
“Kısmetse bir başka sefere…” dedim nazikçe.
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
karşilikli duyguların yoğun bir şekilde anlatıldığı harika bir çalışma olmuş kutluyorum..
Bilinçsizce, “ Zenne “ adlı şiirimin finali döküldü yüreğimden:
Bakışlarının ucunda çırpınırken yüreği
Dinledik mi o sesi, sorduk mu niçin?
Paylaşabildik mi dertlerini?
Ver yalnızlığının yarısını
Al sevgimin yarısını diyebildik mi?
Biz neler yapabildik O’ nu kazanmak için?
Peki,o halde suç kimin?
Abla kutlarım..
İroninin keskin bir bıçak gibi kemiğe dayandırıldığı ;ama insani yanla apansız u dönüşünün başarıyla yapıldığı bir söyleşinin dinleyicisi durumundayım.
Evet,kabzasız duran bu bıçak kendine de batabilirdi konuşmacının.Bu olasılık 'çam devirme' korkusundan başka bir nedenle ortadan kalkmış iyi ki.
Yaşama meydan okumadan sakınmanın türlü öykülerinden biri ile karşılaştım.
Öykü ve günce;iki ayrık modda yazılıp harmanlanan bir gündökümündeydim.
Bir elmasla camın kesilişi gibi yani.
Yazmak ,bir panzehir olarak düşünülmüşe benziyor.O nedenle 'gül' üzerinden kurgulanıyor senaryo ve sürdürülüyor diyaloglarla.
Hiç ilintisi yok olsa da ,MENEVŞELER ÖLMEMELİ,adlı öyküyü anımsıyordum birden.Kaybediyorum ve yeniden bu okumaya dönüyorum.
Koyu karamrsarlıklardan soyunmak için böyle taze ürünler olmalı aslında.Yaşamdan en acı da olsa yeni görüntüler yansıtmalı bu kartposttallar .İçten dışa bir açılımın duyumsanmasına,dıştan içe bir ç/özümleme sergilenişine olanak tanınmalı.
Geçmişin herhangi bir derinliğinden süzülerek kalemin ucundan okura dökülen bu yarenleşme diyaloglarında ve öykülemede Değerli ÖZEREN bizi kavramlar ve olaylar üzerine kafa yormaya yönlendiren biçemiyle ,yazarken bizimle birlikte okurmuş;okurken de bizimle birlikte çözümlermiş gibiydi.Sanırım O'nu iyi bir öğretmen yapan en belirgin özelliği de buydu.Kahramanla arasına koyduğu mesafeyi (Yaratanla yaratılan arası ilişkiyi) okurla arasına koymadığını söylemek olası.
Ne de olsa okur sonuçta bir yabancı idi.Ve yabancı kavramı O'na göre incelikli bir sorunsalı ansıtıyordu.
Yalınlığın ve dirim gücünün karabasanlarla sınanışının ertesinde yazılan metinlerde böyle bir hava her zaman var olmuştur çünkü.
Yazın,insanlara ve nesnelere bakışı böyle bir gerçeklik üzerinden şekillendirmeyi başaran tek anlatı formudur
Anıların pekişmiş halini ,ansızın yakalanılan bir sağnak kadar şaşırtıcı ,kaçışsız bir rastlantıyı böyle okudum ben.
Kutluyorum Değerli Öğretmenim'i.
Nicelerine.Erdemle.
Çocukluğumuzdan beri sıkça duyduğumuz bir laf ''' ELALEM ne DER? '''
Yüreğinde merhamet taşımayan kimse olanı da söyler olmayanı da...
Toplumda konuşulmayan sır gibi saklanan bir yara diyeyim, zor bir imtihan...
Duyarlı kaleminize ve yüreğinize sağlık kutlarım sevgiler...
El alem, Difenbahya benzeri bir bitkiye bakarken tanıştığınız şahsa ne der onu bilemiyorum ama.. Size ,**Bakışlarının ucunda çırpınırken yüreği
Dinledik mi o sesi, sorduk mu niçin?
Paylaşabildik mi dertlerini?** diye sorduğunuz için yüreğinize ve kaleminize sağlık der kesinlikle..
Seçilen konu, toplumun sürekli ayıpladığı bir konu.Seçilen tip insanların sürekli dışladığı bir tip. Kişinin doğasında bulunan fıtri özellikleri ne kadar bastırmaya çalışsanız da bir gün mutlaka gün yüzüne çıkar.Bunu yargılamak yerine öncelikle anlamak gerek.Burada görücü usulü evliliğe de vurgu var. Birbirinin huyunu suyunu bilmeyen, birbirini yeterince tanımayan insanların evlenmesi...Sonrasında uyuşmayan iki zihin, birbirini tamamlamayan iki beden. Ve yıllarca çekilen çileler.
Naime hocam şiirdeki marifetini denemede de konuşturmuş.Az sözle çok şey ifade etmiş.Şiirimsi bir deneme.Hocamı tebrik ederim.
Yüreğinize sağlık,çalışmanızın içtenliğine tebrikler.Selam ve saygılar.
Kaleminize sağlık
Mesut Özbek
Kaleminize sağlık
Mesut Özbek
Özünde,herkesin ,farkında olsun olmasın, yaşadığı bir kavrama çok güzel yaklaşmışsınız.Kutlarım,şükranlarımla,
Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta