Yürüdüğüm yolun inceliğine bakmadan geçerken karşı kıyıya dökülen cümlelerin ardına saklanmıştım. Korumasız ve savunmasızdım yaşadıklarım beni katılaştırmıştı ve işte bu yüzden şeytanın asasına dokunmadan yürüyordum.
Önümde uzanabildiğim kadar umut vardı ve ben o umudun peşinden yalçın kayalıklara tırmanmayı bile göze almıştım. Kimdim neyin peşindeydim hiç düşünmüyordum. Yürüyordum sadece yüreğimde senin sevdan, gözlerimde senin siluetin ve yanımda senin nefesini hissederek.
Hayatın yozluğuna inat senin varlığındı beni hep ayakta tutan yaşamımda adını adımla birlikte yazdım, attığım her adım sen, aldığım her nefes sendin. Yaşamım yaşamına eşleşmişti ve biz değil ben olarak yaşıyordum.
Duygularımın her ezilişinde parçalanmış dizlerime rağmen yeniden ayağa kalkıyordum,
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış