Yüreğimiz tufanlara,
Gözlerimiz yağmur bulutlarına gebe.
Doğrularımız cisimsiz,
Yalanlarımız ayyuka çıktı,
Ve biz her kelimeyi tartmadan bıraktık gökyüzüne.
Bilmem kaç kere kopardık hayatı düğümlediğimiz yerden,
Kaç kere çarmıha gerdik umutlarımızı,
O incecik iplerle bağladığımız hayalleri,
Her düğümde biraz daha koptuk kendimizden.
Kırdık, kırıldık,
Gözümüzü kör ettik, gece kaldı elimizde,
Elimizdeki tek teselli belki de,
Gölgelerde kaybolmuş bir sabahın izleri,
Ki o izler de siliniyor,
Yavaşça, fark ettirmeden,
Gözümüzü alamadığımız o karanlık
Yavaşça sarıyor etrafımızı.
Biz bize mahcup,
Ağır aksak yalnızlığımız,
Sanki her adımda biraz daha büyüyen,
Biraz daha ağırlaşan o boşluk.
Üstelik tüm kalabalıkların tam orta yerinde,
Sessizliğin yankılandığı bir boşluğun tam merkezinde,
Kimsenin duymadığı çığlıkların,
Bir fısıltı gibi kaybolduğu o yerde.
Ne günler doğmayı öğreniyor,
Ne de batmayı,
Zaman, duraksız bir döngüde sıkışmış gibi,
Ne ilerliyor ne de geri çekiliyor,
Biz ise hep aynı noktada,
Aynı kısır döngünün içinde,
Dönüp duruyoruz.
Tek bir harfi bile israf etmeden,
Her cümlede biraz daha eksilerek,
Benim aynalardaki o yalancı,
Her baktığında biraz daha silik,
Biraz daha uzak bir görüntü,
Eksilmiyor bu acı…
Bitmeyen bir yangın gibi içimizde,
Her nefeste biraz daha derinleşen,
Biraz daha kök salan.
Ve biz,
Kendimizi ararken kaybolduk,
Her adımda daha da uzaklaştık,
İçimizdeki sessizlik,
Kocaman bir boşluk gibi büyüdü,
Ve biz,
O boşluğun içinde,
Kendimizi yeniden bulmayı bekledik.
Kayıt Tarihi : 12.8.2024 12:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
26.01.2023 Karşıyaka Mezarlığı

TÜM YORUMLAR (1)