Yine yalnız vurdum kendimi bu şiire.
Bozbulanık bir havada bağıra çağıra.
Belki diyorum o içten sesinizle.
Aylardan hazirandı biliyorum.
Aşktan yana ilkakşamdı.
Sabah da olabilirdi.
Sevgi(li)nin bahçesinde uyanacağımı biliyordum.
Ah buna dünyâ derler.
Küllerimi tutuşturan bir sevdayla kabirtaşının başında söyleşiyorum.
Hüzne teğet çizerek o içten sesinizle.
Bir dua'yla belki dostlarım o yana gitmiştir, güneş batıyorken.
Koşmak istiyorum bir daha size saklı uyanarak.
Özlettin bize kendini hayta diyen sese.
Ah buna dünyâ derler.
Eski insanda bir sokak vardı.
Sokaklarında çocukluğumun geçtiği.
İşte o çeşme başında ağlardım.
Hayrat bırakanın adı okunurdu, cümle taşında.
Sorma şimdi orada yeller eser.
Vefasız insana kızar ağlarım.
Her şey burada şimdi de.
Ah buna dünyâ derler.
Eylül gelince uğracağım bir sokakta yok.
Bende buradan çıktım aynaları kalmamış acı gerçeklerden.
Ve o kaygısız çocuk gibi.
Bazen gündüz, bazen gece dolu dizgin.
Anımsarım su içtiğimi yüz kere, bin kere.
O çeşme benim en güzel, en içten şiirimdi.
Ah buna dünyâ derler.
Yeni bir sevgili buldurur sevmeyi bilene su.
Hazırlar musikiyle yarına.
Bin renk vurur, binlerce koku.
Pek çoktur aşk.
Bir dua tam bağrında oturur.
Ama ona benzeyen bir güzel yoktur.
Kaç yıldır hayran hayran bakarım bu hana girince.
Ah buna dünyâ derler.
O yüzden her zaman aşk ölmez, hep yeniden her yerde ve zamanın vakitlerinde aşıkla beraber anılır saygıyla.
Peki bende arayıp bulamadığın ne var diye sorar muhatabına sorunun sahibi.
İnsan şu kâinat içinde pek nazik ve nazenin bir çocuğa benzer.
Eski elbise yeni imanın üzerine uymazmış.
Ah buna dünyâ derler.
İçinden bambaşkadır insan.
Onu arayana sevgi şarabı.
Herkesin aynada gördüğünü ham kerpiçte görenlerin, görmediği.
Vefa, denizin dibindeki İnci gibidir.
İman aynasının cilasıdır dua.
Bu halk öküze tapanlara benziyor.
Ah buna dünyâ derler.
Biz nefsimizi hor görürüz gerçeği görenleri mağlup etmek için.
Gece bekçisi doğuyuda batıyıda tutar.
Onların nuru gece güneş'inden daha güzeldir.
Beni nefsim hayat atına bindirmezse.
Tur dağından bir avuç toprak almaya giderim şems vakti.
Ah buna dünyâ derler.
Heva ve hevesten aradığın su düştüğün kuyuda.
Uzak dediğin c/an ile c/anan arasında bir karış deniz.
Bir ses s/öz arıyor, b/aşk'a çareleride v/ar amma eksik olsun.
Mü'mîn olanda bunlar olmaz.
Sen yola düşer isen yolun bize düşer.
Seni seven âşık n'eylesin cânı.
Diyor ya, âh işte o misâl halimiz.
Ah buna dünyâ derler.
Uyan!.. diye seslenir.
Uyan kurtulur ancak vesselâm.
Kusur insanda.
İnsan da insan olan da huzur onda.
Onda kim kaldı?..
Kıyafet elbette mühîm mesele.
Zerafet kadar asâletli kıyâfet bilmezem vesselâm.
Ne kadar var bilirsen o kadar yok olursun.
Ah buna dünyâ derler.
(Y.ed)
Kayıt Tarihi : 17.7.2017 02:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevgilinin sevmediğini sevmek, sevgi alâmeti değildir. Hz. İbrahim Edhem k.s.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!