Birer birer hepsinin yüzünü hatırlıyorum.
Yaprakları ağızlarının kenarından sarkarken henüz bahar gelmemişti.
Bu yolların kökünün nereye vardığını hissettim.
Bu doğru değildi.
Bu ayrılığın doğru olması imkansızdı.
Soldunuz teker teker yaprakların ve sen.
Düştünüz çıtırdayarak kurumuş sonbaharın çizgisine.
Bu çizgi ki sınırdır acı ile hüznün,
Aynalar ile gerçeklerin,
Sen ve ben arasında…
Vazgeç sonbahardan, geç bu tarafa.
Bu taraftır seni bekleyen ve özleyen sonsuzca.
Onlar gerçekleri değil yüzeydekilerin temsiliydi.
Bense içlere akan bir nehrin en mavisiyim.
Sen orda kalmaya kararlıydın.
Güneşi ellerimle yüzünden sildim ve sarıldık karanlıklar karası bir gecede.
Bunun böyle olması gerektiğini söyledin ama kara toprak bile kaydı aramızdan.
Vedalaşırken bir daha hiç görmeyecek gibi sarsaydık birbirimizi.
Buna senden daha fazla ihtiyacım vardı.
Ellerim başkasını tutuyor bunu kimse bilmesin.
Kimse ellerimin gerçek sahibini bilmesin.
Gözlerim seni aradı giderken bulutlara
Uzaklaşmaya senden bu kadar yabancıyken can çekişir damarımdaki kan.
Ölüm vedamızda sarılsaydık keşke ölesiye.
Ve ben işte tam bu yüzden eksik kaldım.
Senden.
Toprak kokundan.
Ve her gülüşünde içime akan güneşinden…
Eksik kaldım.
Kayıt Tarihi : 19.6.2013 20:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!