Bir mosmor aydınlığın şafağında yürüyoruz orda
Yürüdüğümüz yollar mı eksik kaldı.
Bak ay en yılkı haliyle gözlerine ışıldarken
Gözbebeklerim mi eksik kaldı?
Sakın gökyüzüne bakma ki
Çünki orda iner bir sufi
Gökyüzü ağladı kuşlar ağladı.
Bak avuçlarımda serçe cesetleri.
Dökülen yaşlar mı eksik kaldı?
Sözlerin ölümsüzün selası
Gözlerin ölümlünün ölümsüzlük fermanı.
Bak baktığın heryerim kurtarılmış bölgem
Mübalağalı bakma ki
Çürürüm fazla su almış bir kaktüs misali.
Yoksa bedenindeki tuzum mu eksik kaldı?
Sensin benim agnostik yapım
Bilmediğimi bilen bilinmez yapım
O yüzdendendir sana olan kapılışım
Daha içimde keşif uçaklarını yeni kaldırdım.
Bak bu gözlerin.
Bu da yanakların ve bu da saçların.
Hepside yerli yerinde eski zamandan çözülü.
Yoksa -eskisiyle kıyasla- daha yeni çizilen kartpostallar mı eksik kaldı?
Radyoda çalıyor zihinlerde sentetik bir tat bırakan şarkılar.
Bu yerçekimli dünyada bizi çekmeyen şeyler.
Manevi şehvetin kollarına,
Fesatlığa ve fenalığa,
Hürriyete ve doğallığa,
Çekmeyen şeyler
Kesinlikle sevgili seni anlatan şarkılar eksik kaldı.
Kayıt Tarihi : 28.12.2015 03:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!