Sana sarıldığım gün
Zamanın durabildiğini,
Mesafelerin kilometrelerden ibaret olmadığını,
Yolların hükmünü kaybettiğini gördüm.
Gün aymadan uyanışlarım ve
Katıksız doyan bünyemden öğrendim biyolojinin çöküşünü.
Dışarıdan tanık oldum kimyamın bozuluşuna.
Mastardan uzak bir hayat lügatıma sığmıyordu!
Yapamamak...
Görememek...
Duyamamak...
Dokunamamak...
Jargonumun kenar mahallesinden atılmış birer sokak köpeği gibi;
Caddelere sokaklara ait olmadan yaşamak zor zanaat.
Matematik yanıltmıştı!
Zaten pek anlamazdım dilinden;
Helal çaresizlik
Haram huzurdan büyükmüş anladım...
Zamanın rehavetine sabır...
Biyolojiye dirayet...
Edebiyata tevekkül...
Matematiğe oran...
Bana sen...
Her şey de bir eksik var anlayacağın...
KURŞUN KALEM
Ne kadar acı yazabilir ki kalem?
Yoldaş olsan etsek iki kelam.
Veyahut yazdıklarımı okusan!
Dinmez miydi fırtınam?
Seni yazarken,
Kurşun kalem ucunun kırılıp sektiği,
Mecaza bulanıp kurşun gibi deldiği,
Deldikçe kağıdı buruşturup attığım
Küçük metal çöp kutusuna giden o piç satırlar...
Ah güzel yanım,
Canıma dokunan binbir derde derman saydığım.
Yüzümü kırıştıran keder bitmez ki;
Kader buluştursun bizi.
Bak! yine giriyorum yatağa kurgana girer gibi.
Ve yazıyor başucumda, hattat eli değmiş gibi.
"Mutlu Etmezler Bizi"
Kayıt Tarihi : 15.7.2016 16:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!