herkes bir mum ile kapıma geldiğinden beridir
elem yüklü o yeşil evde bir ölüye pervaneyim
dönerim levhaya susan yüzümün esrarında perde!
anlarım ki o kusur tende ben dilimin eksiğiyim
galib'in nefesinden gül okusa bana şeyh'im
Sokakta karşılaştım.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Devamını Oku
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
tasavvuf şiiri levhaya,galibe,kaf'a,aynaya göndermeler yaparak mı yazılmaya başlandı Mehmet hocam..siz yapmayın bari bunu..
Araf böyle böyle gitti elimizden..bir ara tasavvuf şiiri yazıyorum diye herkes araf'ta dolaşıyordu..
Bir laz atasözü’nde şöyle söylenir Kemal Bey; ‘’Yol cidenundur, peşinden ağliyamam.Yüreğum ahır değildur, her öküzi, ineğu bağliyamam.’’
Bu sözü çok açıklayıcı bulduğum bir
şiirinizi müsaadenizle burada paylaşmak istiyorum;
Lisedeki Aşkım
ne zaman göz göze gelsek
ne isterik
ne davetkâr
öküz gibi bakardın
sanki
gözlerinde mertek vardı
korkardım.
ne zaman kol kola girsek
ekşimen ekşimen
pis pis kokardın
ya başımı çevirir
ya burnumu tutardım.
biraz obur
biraz obez
ebleh
et kafa
abanoz devesi gibi
sarkık dudaklı
çanak anten kulaklı
acayip bir kızdın.
ne zaman yan yana gelsek
ne ölüydün ne diriydin
ve o kemçik ağzını
bıçakların açmadığı biriydin
hocalar geri zekalı derdi
bana sorsalar
deliydin.
ne zaman göz göze gelsek
ne isterik
ne davetkâr
öküz gibi bakardın
bastırılmış duyguların esiriydin
başımı alıp kaçardım
ya bayılıp düşerdim
ya donuma işerdim
korkardım.
Kemal ispir
Sizi sevmeyen ölsün.
öldüğümde,kadavralar olayım tıplılar elinde..sakın gömmeyin beni,yeşil türbeler içine...yakılmış mumlarınızla yanmıştım zaten,şamdan şamdan eriyin siz de! diyesim geldi valla..
güneş ışığına selam ederek efendim...
herkese saygılarımla...
Merhaba.Çok güzel bir çalışma. Yüreğinize ve emeğinize sağlık. Başarılarınızın temennisiyle selam ve sevgilerimi iletiyorum.Puanım tem puan. 10
Bu şiir öyle böyle değil; amiyane tabirle sıkı bir şiir.
Böyle bir şiir yazmak için derinlik ve birikim gerekir.
Teffekkür gerekir, şair boş değil sanırım şiiri yazarken kendisi de heyecanlanmıştır.
Evet sanırım kendini türbe bekçisi bir pervane yerine koymuştur.
Pervaneler de aşkı uğruna yanmaktan sarf-ı nazar etmezler...
'gittim, kendimi ölülerle terbiye edip geldim
kadife bir kılıca verdim tenimi işte ben dedim'
şair her ne kadar yanmak arzusunda ise de, tenini ancak kadifeden bir kılıca emanet edebildiğini, canın tatlı olduğunu mu anlatmak istiyor acaba?
Şairi tebrik ediyorum.
Güzel bir seçimdi; şiiri önerenlere de teşekkürler.
Mezar taşlarına yazılan beyitler gibi. Şair bir türbede gibi nakletmiş bu duygusal şiiri.Kendini sorguluyor ve
' herkesin günahını bıraktığı bir lekeyim bu yerde'şiirini çok çok iyi anlatıyor.Birazcıkta olsa tasavvuıf havası var gibi geldi bana.Çok müthiş bir yergi bu beyitlede anlatılmış.İnsanların bıraktığı günah yoktur kanaatindeyim. Kutlarım. Saygılarımla.
İşte bu ''ortam kadınları'' sözünüz belden aşağı yorumlar yapanlara da bir nevi ders niteliğinde nokta atışı oldu galba Nurani Bey.Sizi teprik ediyorum gözümsünüz.
Yani sana ne elalemin eniğinden, cücüğünden, sığırından sıpasından, vs. öper sever vs. bunlar kapalı kapılar ardın diğmi efenim.Elalem bitişik miydi ayrı mı yazılıyordu bu arada sayın Nurani?
Belki de tinlerden ve Kemal abümden haberi yokturdur şairceğizin ne dersiniz Sayın Nurani?
ya da bu evrene şair olarak gelmiş de aheste aheste yürüyerekden gelmiş olabilir mi?Yani fırlatılıp gönderilmemiştir.Hııı:)))
Efendim,
Tasavvuf şiiri yazmak her babayiğidin harcı değil elbette.Şair bunu bir şekilde kotarmış:
Şair,daha ilk beyitte, Mevlana'nın ruhu olup Yeşil Türbe'nin tavanında gezinen bir kelebek telaşıyla, ziyarete gelen müridlerin serencamına önsöz hazırlıyor.
Levh-i Mahfuz'a (Allah'ın kaderimizi yazdığı kabul edilen levha) yüzümü dönüp O'nun yüceliği karşısında acziyetimin ayırdına varırım.O güzelliği tarife ne söz yeter ne vecize.
Galip'in Hüsn-ü Aşk'ından şiirler okusalar duyacak halde değilim; günaha batmışım.
Teneşir sularında görün acziyetimi, nerede o boy bos; şimdi çırılçıplak bir kamburum veda suları dökülürken başımdan.
Ölmeden önce ölümün gizine vakıf oldum; ölüm, kadife bir kılıç gibi yumuşacık aldı canımı.Vücut libasından âri bir ruhun dinginliğindeyim artık.('Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm' dizelerine gönderme var.)
Bu günahkâr ruh sadece ben değilim; herkesin derinliğindeki lekeyim.Bu Âdem'den beridir insanoğlunun acılı tarihidir.Kurtuluş ancak O'nda, onun sonsuz nurunun tecelli ettiği serlevhadadır.Biz eksik ve noksanız.
'Ten ölse de canlar ölesi değil' bu aciz şüpheden kurtulmak için O büyük sırrın, o mahir sanatçının aynası olan kainata bakarım.Böylece kurtulurum şüphelerimden; çünkü O sonsuzluğun sahibi, umudun güneşidir.
Şiirden benim anladığım bunlardır.
Şairi tebrik ediyorum.
Saygılar canlar.
Kendi iç dünyanızla hallenmeye kalkışmanız bile tasavvuf yükünü eni konu yüklenmenizi gerektirir.
Gönlünüzün derelerini deryalara kavuşturma macerasında kayığı devirmemek ancak böyle mümkün.
Dediğini doğru anlatabilmek, ne diyeceğini dosdoğru tasarlamakla olur.
Şair, müsvedde kağıdından söz kayığını suya salmış, bakalım hangi kıyıya varacak?
Bu şiir ile ilgili 41 tane yorum bulunmakta