Gerçek miyim acaba?
Yok mu gerçekten dört duvar?
Kimse yok mu etrafımda pusuda?
Gökyüzü bu kadar büyük müydü acaba?
Hayal olabilir, ama
İstanbulum renkli renkli yüzüm var
Çingenesi, muhaciri,lazım var
Sokağımda gezinene sözüm var.
Ben acıyım, ben sevincim, tarihim
Türlü türlü yemeklerde tarifim
Yağsın bir bulut su isteyen toprağa,
Sevinsin duaya açılan eller, nihayet!
Gülümsesin yeryüzü umutla dolsun,
Yeniden yüz bulsun her şey ve dirayet.
Şahlansın kırlarda gezinen kırat,
Bir acayip insan olduk bu çağda
Nefis mi değişti? Ten mi değişti?
Örf anane unutuldu yabanda
Kazan mı değişti? Kan mı değişti?
Yolda kalsak kimse halimiz sormaz
Sessizlikteki ses,
Sus artık.
Rahat bırak zihnimi.
Düşümü en derin yerde kestin.
Soğuk terler sızıyor şakaklarımdan,
Çoktan aştın haddini.
Vursa düşman bir kurşun,
Ruhum şehadet bulur.
Sağ salim dönemezsem,
Vatan selamet bulur.
Çalıştım birikmedi
Boğazımdan geçenler,
Bedenim diriltmedi.
Tanımam! biri geldi.
Dedi söylerim sana,
Hızlı akan zamanın değişik adetleri.
Yalancının paralı yalancı şahitleri.
Düşünsem olmaz bunun apaçık bir izahı.
Meğerse böyle imiş âhir zaman mizahı.
Doğumdan ölümüme bir paye alamadan,
Zaman aynı zamandır, işleyen saatimde.
Ne kadranı değişti zaman denen döngünün,
Ne günleri kısaldı yarım kalan ömrümün.
Tortusu kaldı anın eskiyen benimde.
Mevsimler bir gün gibi geçiyor takvimlerden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!