Ekrem’in Türküsü
Adıyaman’dan başlar içimdeki yol,
Gölbaşı’nın serinliğinde bekler eski bir soluk.
Balkar’ın taşında ana duası saklı,
Yüreğimde yankı: “Ekrem, unutma toprağını.”
Adana sıcağında yanar gençliğimin izleri,
Bir kardeş gülüşüyle serinler içim.
Ben, yarım kalmış cümleleri tamamlayan adam,
Ve her harfi özlemle yoğrulmuş bir şiirim aslında.
Almanya uzak…
Demir raylara yüklemişiz hayallerimizi.
Orada kaldı yarım kalmış türküler,
Ve çocuklarım…
Erkan, bir dağ gibi güçlü durur düşlerimde,
Hasan, akşam ezanında içime doğan ışık,
Aylin, bahar gibi gelir uykularıma.
Ve Gül…
Bir adı, bin anlam…
Gözleriyle teselli, sesiyle umut
Yorgunluğumu gülüşünde unuttuğum kadın.
Ben Ekrem,
Mistizmin kıyısında yürürüm usulca,
Metafiziğin aynasında ararım beni ben yapan kırıkları.
Her gece yıldızlara sorarım:
“Nedir bu hayatın sırrı,
Ve neden en çok sevenler sınanır?”
Ana sesi hâlâ kulağımda:
“Sabret oğlum, sabır taş olur.”
Ama içimde bir protest yankı,
Dünya adaletsizken nasıl susar ki insan?
Bu şiir benim değil sadece,
Bu, Gül’ün gözyaşlarının,
Erkan’ın suskunluğunun,
Hasan’ın içtenliğinin,
Aylin’in umut dolu gülüşünün
Ve annemin dualarının şiiri.
Ben Ekrem…
Adıyaman’dan Almanya’ya,
Sevdayla, özlemle, dirençle yürüyen
Bir yolcunun kaleminde yazılı kalan
Bir isyan şiiriyim.
10.12.2024
Ekrem Parlak
Kayıt Tarihi : 16.4.2025 18:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!