Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında
Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
'Ekmek ve gül! Ekmek ve gül! '
Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Öncelikle bir düzeltme yapmak istiyorum. James Oppenheim derken 'i' harfi noktalı yazılmalıydı; 'ı' olarak değil...(İngilizcede küçük 'i' noktasız yazılmaz. Nokta, metnin altında görüldüğü gibi büyük harfte kalkar.)
Sonra, şiirde sol'un temsilcilerinden Metin Demirtaş'ın tam bir çeviri yapmayıp metni başarılı bir biçimde yeni baştan yazmış olduğunu belirtmeliyim.
Son olarak da şiirin tarihsel önemine ve gerçek anlamına değinmeliyim. 'Bread and Roses' (tam çevirisi 'Ekmek ve Güller') zamanla bir slogana dönüşmüş ve şarkılara söz olmuş bir şiirdir. Örneğin John Denver'in bir şarkısına...
1912'de ABD Massachusetts'teki kadın tekstil işçilerinin grevini anlatır. Günümüzdeki Tekel İşçileri direnişi kadar önemsenecek bir hareketttir bu. Bu yüzden zaman içinde simgeleşmiştir.
Şiirin M.Demirtaş tarafından çevrilmiş olmasını ise bir şans olarak değerlendiriyorum, çünkü o 'Voltada Bir Türkü' şiirinde ' ...işsizlik...o en büyük hapishane...' diyebilen bir şair ve aynı zamanda bir emekçidir de...
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta