Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında
Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
'Ekmek ve gül! Ekmek ve gül! '
Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
çeviri şiirleri sev(e)miyorum. Manası güzel ve derin olsa da bu benim için böyle...
ne zaman sabah olacak? gün doğunca.
işte san çeviri şiirlerindeki çeviri mantığı.
mehmet ysusflar
Unutmadan bir hatıramı ekleyeyim: Artvin'in Camili adında bir köyü vardır. Dağın arka yüzünde olan bu köyün yılın sekiz ayı şehre erişimi yoktur. Hani, arada Çoruh olmasa, Sovyetler'e bizden daha kolay erişimi olan bir köydür özetle. (SSCB henüz var idi bu tarihte)
Köylülerden biriyle nehrin karşısında görünen mahalle hakkında konuşurken önce parmakla bir yeri göstermeme konusunda uyarıldık. Tarifle şu ev halamın evi dedi adam. Sabahları karşıdan siren sesleri duyarız (şimdi emin değilim marş veya siren ama bir şeyler çalıyor işte) Sonra arabalar onları alır çalışmaya götürür...
Bunu şunun için anlattım. Kadın, kadını savunanlar (veya öyle söyleyenler) tarafından da sömürülmüştür. Kadınlığı övülürken de sömürülmüştür. Bu şiirde göklere çıkarılan yürüyüş, manga halinde dizilmiş işçilerin fabrika veya tarlalara zorunlu yürüyüşüdür. Orijinal metinde 'Bizler uygun adım gelirken...' deniyor.
Bizde televizyon yayınının olmadığı zamanlarda, çocuk sayılacak yaşlarda Trabzon'da Rus sandığımız (Muhtemelen Gürcü) kanallarını seyredebiliyorduk sadece. Bu şiir o kadar fazla sahneyi canlandırdı ki hafızamda, yazmadan edemedim işte.
Yine bu şiir, Azerbaycan'da kayıp nedeniyle vereceğim bir radyo ilanı için konuştuğum bayan görevlinin bana soyadımın Bekâr olduğunu duyunca yüzünde gördüğüm ifadeyi de epeyce açıkladı: Bekâr: Bîkâr: İşsiz güçsüz...
Biliyorum.
Herkesin kendince makul bir savunması vardır.
Daha fazla çocuk doğurduğu için aldığını çok yıllar sonra öğrendiğim, ekranda göğsüne madalya takılan kadınlar kadar.
Onların da var.
Selâmlar...
Metin Demirtaş'ı da çevirisinden dolayı tebrik etmek istedim. Orijinalı adamakıllı bizim kafiyeli hece şiirlerimiz türünden. aabb, ccbb, ddbb... Hep yaptığım gibi bir taslak çıkardım ama bundan daha iyi bir çeviri gerçekten çok zor. Sadece son dörtlükteki şu veciz söz korunamamış gibi geldi bana (Katılsam da, katılmasam da :)) (Bu sözlerim katılmadığım anlamına da gelmez kesinlikle) Uzatmayalım, şu sözden bahsediyorum:
Son dörtlüğün ikinci mısraı:
Kadınların yükselişi insanlığın yükselişidir.
Orijinal metin:
As we come marching, marching, in the beauty of the day,
A million darkened kitchens, a thousand mill-lofts gray
Are touched with all the radiance that a sudden sun discloses,
For the people hear us singing, 'Bread and Roses, Bread and Roses.'
As we come marching, marching, we battle, too, for men-
For they are women's children and we mother them again.
Our lives shall not be sweated from birth until life closes-
Hearts starve as well as bodies: Give us Bread, but give us Roses!
As we come marching, marching, unnumbered women dead
Go crying through our singing their ancient song of Bread;
Small art and love and beauty their drudging spirits knew-
Yes, bread we fight for-but we fight for Roses, too.
As we come marching, marching, we bring the Greater Days-
The rising of the women means the rising of the race-
No more the drudge and idler-ten that toil where one reposes-
But sharing of life's glories: Bread and Roses, Bread and Roses!
Pardon?
O aşağıdaki doktor ben miyim? :)
Doğumundan ölümüne kadar,erkeğin kadın üzerinden doyduğunu anlatan inceliklibir şiir....
Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve gül türküleri
Ve yineliyoruz hep bir ağızdan
'Ekmek ve gül! Ekmek ve gül! '
Bıktık artık sen çalış ben yiyeyim çığlıklarından.
Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sunduklarından.
nedendir bilinmez biriliri böyle istiyordiye oluyor sanıyorum insanları sömürenler onların bütün sitresini bir günde alıyor ve yıl oniki au sömürürlmeye devam şu günleri kaldırsak diyorum nasıl olur du acaba?????
Ekmek ve Gül aşkına Dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun.Güzel bir seçim gün için,teşekkürler kurula.
Eeee...
Bu önemli günde ben de şahsıma ait bir sözü paylaşmak istedim. (Sinirlenmek yok ama :)
Eşdeğer şartlar altında hep aynı kararı almayı başarabilen insan cinsine kadın denir.
Kutladım.
Kal İstersen
geldin
bir etek dolusu uyumamışlık
saçlarından sızan
okunamayan suskunluk da girdi içeri
anladım
gecenin ' ce ' halisin
gündüzün ' düz ' ayaklarına yakışmıyor gelişin
yine de bir basamak vardır eteğinden yukarı
soluğumu değdirmek için kokuna
bakma
ben herşeyle avunurum
bir takvimden kopartılan
güneşli bir mart sabahının
memelerinden emilen gizem
ya da işte hemen karşımda oturan
ellerinle gözlerinle kirpiklerinle
yoluma döşediğin
yirmi mart çiçeği
yarın bahar derim
nas'olsa her bedene su yürür
nas'olsa patlar her gerçek gerçeğinden
saçlarından sızan suskunluk da
sıyrılır gizeminden
nas'olsa derim dilinin en bahar gelinciğini
eritip dudaklarında
mühürlersin dilimi
nas'olsa papatyaların açılır gözümün menziline
ışır ortalık
geldin
bin gecelik yalnızlığa doldurulmuş sorgu
ve isyan artıkları
sırtları sıvazlanıp susturulmuş ağrılar
doldu odama
yarın bahar
karıyorum kartlarımı yeniden
yeniden kuruluyor zemberek
yarın yeniden ınga!
yarın yeniden emekleme
yekinme yeniden
ha! ne dersin
kal istersen !?
Ali Tekmil / 20.03.2004 - İzmir.
Seçici kurula teşekkürler...
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta