İyot kokuyor,
Evden çıkıp Arnavut taşlarına bastığında,
Her sabah,
Avludan akan su gibi akardı sokağa,
Çiçekli basma entarisiyle.
Elinde bir kamış olta,
Biraz da kuru ekmek,
Fırının önünden aceleyle geçerdi,
Ekmek kokusu denize ulaşmadan,
Telaşla en kuytu kayaların arasına siner.
Hep geç kalmış olma kızgınlılığıyla,
Olta iğnesini en uzağa göndermeye çalışırdı,
Artık umut kokusu kaplamıştır her yeri,
Bekler sabırla.
Üşür, soğuktan değil!
Ne zaman gelse buraya çırılçıplak hisseder.
Gerilmesini beklerdi misinanın,
Ucundan ne çıkacaktı.
Ne çıkmasını istiyordu.
Bilmezdi.
Bir sevda mı?
Yoksa babasına ait bir anı mı?
Işığın sustuğu ana kadar bekler,
Ekmeği de bitmiştir.
Daracık bir yerde,
Veda gibi denize dokunur,
Bütün şarkıları yarım mırıldanır.
Korkuları saklansın diye akşamüzeri.
Kör karanlığını bekler,
Fırının kapanmasını,
Kokuların kaybolmasını beklerdi.
Yoksul dönmek sığınağına,
Hem de ıslak gözlerle,
Görünmeden, görmeden.
Yarına başlamak için.
Kayıt Tarihi : 22.8.2007 11:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!