cebimdeki rüzgar kırıklarından
ayrılan bir gün bu
güz yanığı
bir rüzgar geçti eteğimden
ömrümden ayrılan yağmurlar
belini kıvırıp
denizde birikti
orada duruyor o köhne balıkçı
ve tezgahından
tüten et kokusu
ne çok ekmek arası, su içtim
omuzlarımdan tutulanlar kaç bahar
vurgun yaptı
naylon poşetlerle
ihanet nasıl bir kavramdı
nasılda sürüne sürüne döküldü içime
sümüklü böcekler
bilemezdim
bilemezdim
kaç renksiz andan ibaretti yüzüm
yüzünden gideli
kaç yaş üstü ıslanan
bu duvardan geçti fesleğenler
içimdeki ölüleri hiç
saymadım
yoksa herşeyi kol düğmelerinde saklayan
bir an kadar yakınmıydı bize
uzak olan bu, is
bu aykırı zaman
biz mi omurga kemiklerinden
tutup beceremedik
sevmeyi
nasıl anlatılır
bilemem ki?
soluğumdan çıkan ney sesi
içimdeki o çocuğa
kıvrılıp duruyor
iki güvercin ölüsü
iki güvercin ölüsü
kadınların elini bağlayan bu çağdan
yüzümüze vişne lekesi
bırakıyor
bu karanfil kokusunu
bu yırtık
hırka
sivri burunlu ayakkabılar
ne çok tekrar, tekrar geçti o anlardan,
bu iz
hiçbiri
gül kokan annemin elleri değildi...
Özge Özgen
Kayıt Tarihi : 4.4.2021 00:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Özge Özgen](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/04/04/ekmek-arasi-16.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!