Ekmeği tuza bandırmak
Çok duymuştum: Sabırlı insan ekmeği tuza bandırır yer, acılarını dertlerini kimseyle paylaşmaz… Bu gerçekte bir deyimdi.
Arkadaşımı tanıyalı çok zaman olmuştu, gösterişten uzak son derece, alçak gönüllü tavrı insana güven verirdi. Çok güçlü sezgileri vardı. Öfkesi kadar şev katıda güçlüydü.
Ruhunun derinlilerinde büyük fırtınalar kopmasına rağmen, dış görünüşü gayet sakindi. Kitaplar arasında gezinirken evreni dolaşır, ufolarla arkadaşlık kurar, şarkılar söyler bülbülleri kıskandırırdı!
Aynı dili konuşan bir arkadaşımız daha vardı: sık, sık görüşür, sohbete başladığımızda kısır geceye güneş doğurturduk… Birde bakardık ki, şafak söküyor. Kızıl bir aydınlık durmadan şekillenen bir gökyüzü. Bitkilerin üstünde şebnem damlacıkları, güne kirlenmemiş bir sabahla başlardık.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Sevgili Şükran Hanım. O düğün gecesinde sevgili Aysel Hanım, o güzel yemekleri yemedi, ve tuza ekmek banıp yedi. O güzel yürek, belki de yokluğu, fakir insanların çilelerini düşünüp, onlara yârenlik yapmak istedi belki de, kim bilir?
Bazen, ben de çocukluğumdaki gibi, ekmeğe yağ sürüp, tuz ve biber ekip yerim. O yılların özlemi belki...
Selam ve sevgilerimle...Hâlenur Kor
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta