Ekmeğe Doğranan Kan

Sıradan yaşamaksa, pamuğu hınzır ipi boyuna bağlamaksa,
Sayısız hâtıranın uğruna ağlamaksa,
Cümlesini denedik.
Sınanan eylemlerden bana bahsetme şimdi!
Ölüm deme, toprak deme, nefessiz vâr olmayı sakın yeğletme bana.
Huzuruna çıkacak yüzümüz mü var?
Cürümsüz geçirilen günümüz mü var?
Karaltınla geldin, bak.
Belli belirsiz geldin
Üsküdarı katırlarla geçtiler...
Geldin de, geldin fakat, geldin belki,
Geldin, şu da var ki
Hayli vakitsiz geldin..
Kavlî huzurla değil, hayli kusurla geldin..

Uzaklarda, o kadar da yakınlarda,
Asılsız sebeplerle boyu poslu adamların düşlerini kestiler
Uçurtmalar vuruldu, bilemezsin.
Gözyaşı oyuncak oldu, her el kanlı nacak oldu.
Kar eridi, sıcak oldu.
Batı, bâtıl kucak oldu!
Bildiğimden değil gördüğumden söylüyorum
Bilseydim, senin gibi bilmemezlik eder miydim?
Bu onulmaz yarayla geceyi gün eder miydim?
Devamını sorma bana, şimdi ne olacak deme
Ardımdaki yarınımdan daha lüzumsuz değil
Bundan böyle anamın yazmasına, delinin de zekâsına vurgunum!
İradesiz divâne, mecalsiz bir kaçığım..

Gırtlağı zedeleyen karasevdalı ağıt,
Üstüne gün atılan çehresi bozuk kağıt,
Bu manasız şiirler,
Düzeni bozuk yürek,
Izdırabın çetelesini tutar.
Üstümüze oynanan oyunları sayalım!
Ekmeğe doğranan kanın son damlası artık bu.
Dedim ya deliler var, anamın yazması var.
Gönülden şer damıtıp hayra yormayı bırak
Ak kefeni koynuna alıncaya dek
Beden ölüp, ameller kalıncaya dek
Görünen simâlara bir telgraf çek de gör!
"Kaygısız da yaşanır, inançsız da ölünür.."
Bekleyelim bu yoksul azığımızla,
Ne de olsa huzur yakın.
Ateş uzak.
Bekleyelim, hem beklerken
Gölgede kurşun sıkıp bir kuytuya geçip de,
Ebedi ölmek yasak..