Yollara düşerdik güneş doğmadan
Anamın ezanla hazırladığı azıkla
Babam eşeğe biner, biz ardından yürürdük
Vurulurduk yamaca anadutla, tırmıkla
Tarlaya varırdık herkesten önce
Yükümüzü yıkardık bir ağaç gölgesine
Babam “Bismillah” deyip tırpana sarılırdı
Kaptırırdı kendini gayretin ötesine
Bazı zoğ biçerdi bazı da deste
Her tarlanın başka biçimi vardı
Ekini desteye biçmek isterse
Evvela altına tönge bağlardı
Sağ ayağı önde, sol hep arkada
Bilmeyen uzaktan bir topal sanır
Nefes darlığına düçar olmasa
Babama ekin mi, dağ mı dayanır
Her sıradan sonra durur, dinlenir
Çekiç vurur, masat çalar tırpana
Sararmış parmaklarla tütün sarar ardından
Bir bacıma bakar, bir bana
Biz tırmık çekeriz, deste toplarız
Bakmayız garipliğimize
Süzme yoğurt, bulgur pilavı
Öğle vakti koşar önümüze
Şükrederiz, şükür kursağımıza işlemiş
Heveslenmeyiz elin bir tek çöpüne
Daha bir şevk ile davranırız yeniden
Buğday başağına, buğday sapına
Güneş batana dek akıtıp teri
Yorgun argın dönerdik köye doğru
Kurumuş dudaklara, kararmış tene
Ana kucağıydı yorganın bağrı
Böyle gelip geçti günler peş peşe
Geçen yıllar neler neler götürdü
Bir isli çaydanlık, bir kırık bakraç
Yüreğime kızgın oklar batırdı
Ah babam olaydı, biz aç olaydık
Yollara düşeydik güneş doğmadan
Bize her gün düğün, bayram olurdu
Babam ile ekin, babamla harman
Kayıt Tarihi : 18.7.2014 11:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!