Akıl, nefs, kalp yutar toprak fakat yutmaz ruhû asla.
Akıl, nefs, kalple kulluklar asıldan döndürür fasla.
Gerektir ruhla kul olmak, daimdir hem de sonsuzdur.
Asıl kulluk budur ancak, fasıldan döndürür asl’a…
mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün
..
Minareleri gökdelenleri
Boğazın bütün ihtişamıyla
Ve on üç buçuk milyon insanıyla
Zaman ve mekân fukarasıdır İstanbul
1 Ekim 2008 İST.
..
Ellerinle tutabilir misin yokluğu
Tutsan bırakabilir misin
Bıraksan düşer mi
Düşse kırılır mı
Kırılsa dağılır mı
Dağılsa yok olur mu…
..
Kitab’a küs insanlar
Sabah namazlarında uyumak iyi
İyi de
Ulu orta konuşmak ne iş?
Ekim 1997, Aksaray
..
23 Nisan'da açtı Büyük Meclisi.
Meclise oldu başkan Atatürk'ün kendisi.
Dedi: Kendin yönetir halkın kendi kendisi.
Bu millete yakışan en iyi demokrasi.
29 Ekim 2004
..
Ekim, kasım, aralık,
Son kapıya dayandık,
Ahir ömür de bitti,
Kaldı sevaba açlık.
(11.12.10 / Akdağmadeni)
..
SEN HANGİ BAHARDA KALDIN BİLMİYORUM
AMA MEVSİMLER GELDİ GEÇTİ..
SEN HALA YOKSUN! !
EKİM 2006
..
Edebiyat, aynı anda hem bilim hem de sanat olması nedeniyle sosyal bilimlerin en entelektüel atmosferini oluşturur ve düşünceme göre diğer sosyal bilimlerin de bir anlamıyla kurnasıdır; edebiyattan su içerler!
Entelektüalizmi nedeniyle kendi içinde de birçok "Ana Bilim / Sanat" dalına ayrılmıştır; örneğin "Roman" dalında polisiyeden maceraya, aşktan sosyal sorunlara, felsefeden futbola kadar her şeyi konu edinerek yazabilirsiniz. Sanatsal olarak ise, artistik ve estetik imajlarla zenginleştirilip sahnelenen tiyatrodan sinemaya, resimden folklorik eserlere kadar her çalışmayı yapabilirsiniz, çünkü edebiyatın bilimlerle de genelde doğrudan bir bağlantısı vardır ve karşılıklı beslenirler.
Şiir ise bambaşka bir beladır! Ne altı sakal, ne üstü bıyıktır; tersine, altı da, üstü de, sağı da, solu da dolu dolu edebiyattır! Müzikaliteden imge ve betimlemeye, dizelerdeki sözcüklerin seçiminden dizeler arası geçişlere kadar ruhun dipsiz derinliklerinde kulaç sallanmalıdır.
Cılkı çıkmış aşk(!) cümlelerinin rastgele bölünerek alt alta yazılması şiir olmadığı gibi, "İçimden böyle geldi, böyle yazdım." Basitliğinin boş verelim şiiri, genel olarak edebiyatla da bir ilgisi bulunmamaktadır.
..
Öyle dedi bana aynalar
Öyle dedi fotoğraflar
Gülseymişim;
Çok şey değişecekmiş...
9 Ekim 2000
..
Duygu hırsızı denebilir mi bana?
İstedimse..
Hissettimse...
Yaşamayı seni?
(17 Ekim 2000 / İzmir)
..
Akıp gidiyorsun yaşamımdan
Tutamıyorum seni...
Düşüyorum...
Sakın tutmayın beni...
(13 Ekim 2000 / Paris)
..
Böyle mi sever insanı insan?
Böyle mi coşar içi?
Bu kadar güzel mi yağardı
Her ekim bu yağmurlar?
Yoksa gözlerinden bir ihtimal sezdiğim için mi?
..
Sevgimdi tek yüce duygum
yaşamaktı bu hayatı, avuç dolusu
şimdi gereksiz fakat gerçek
Bir ben varım yarım hislerle
tamamlayamadığım dünyamda...
5 ekim 1981
..
Beni ban anlatan sanki bir sırlı ayna
Karanlıklar içinde pırıltılar beldesi
El ayak çekik ama anlatır anlayana
Dinleyene duyana siyah sükunun sesi
20 Ekim 1996
..
ekim bitti,kasımda bitecek..
aralıkta ellerin üşüyecek,ısıtmak için geleceksin,
biliyorummm..
dudaklarında yarım kalmış bir şarabın çocukluk korkusuyla,
akıtacağım gözlerine gözyaşlarımı,sonrası yanaklarına dokunan ıslak bir korku,
gecesi soğuk,draması sadist...
..
söz vermek gidilecek yerdir
ulaşılması gereken mekan
bulastım birkere
nereye gitsen ardından geleceğim
EKİM - 2005
KAHİRE - MISIR
..
Susuyorum seni...
o ki yaşamam imkansız...
gerçeğim sonum...
konuşmam susarım...
(12 Ekim 2000 / Paris)
..
Kulaklarımı sağır eden suskunluğun...
Beynimi iğfal eden yokluğun...
Şu sessizliği duyuyor musun?
Çığlık çığlığa çaresizliğimi
ve sensizliğimi anlatan?
(12 Ekim 2000 / Paris)
..
Zekâvetten esen yeller akıldan fikri harmanlar.
Geçer kalpten, eder ak pak İlâhî aşkı fermanlar.
Gezer hislerde şevk eyler, ruhun arşında meşk eyler
Bütün hepsiyle cem eyler, verir vuslatsı dermanlar…
mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün
..
Uzun hikaye bu uzun…
Yokluğun başlangıcı,
Varlığın sonu…
Uzun hikaye bu uzun…
14 EKİM 2002
..