Bu sabah işime yine erkenden gittim,
Yağmurun sesini dinliyorum kulaklarımda,
O çam ağaçlarının altında banklarda,
Yalnızım tek başına çok zenginim,
En büyük servetim var hayallerim.
Güz mevsiminin geldiğini,
Altın sarısı yapraklardan anlıyorum.
Her taraf toprak kokuyor,
Epey zamandır yağmayan yağmur,
Toprak anayı doyuruyor,
Yavaş yavaş insanlar geliyor,
Kimi sivil,kimisi üniformalı,
Kimisi yaya,kimisi arabadan iniyor,
Kimisi uzaktan el sallayıp selam veriyor,
Kimisi küçük dağları ben yaratım dercesine,
Kibirle Komutanlık binasına yürüyor,
Az sonra süratle çaycı Ali bey geliyor,
Uzaktan bana el sallıyor,
Çok severim bu yiğit Sivaslı’yı,
İşinin ehli,dürüst çalışkan biri,
Hafiften yağmurla esen bir rüzgar,
Akasya yapraklarını döküyor,
Havaların daha da soğuyacağını bildiriyor,
Neden bilmem güz mevsimini ben çok severim,
Birden ta çocukluk günlerime giderim,
Nerde kaldı o ceviz ağaçları,fındık bahçeleri,
Diplerinde dolaştıkça ayağıma takılır taneleri,
Ah o eski elma ağaçları,armut ağaçları,
Dalların ucunda kalan alınamayan meyveleri,
Nasıl unutulur iki atımlık taş ile düşürüp,
Afiyetle el değmemiş mis gibi iştahla yemeleri,
Öten boru sesi alır çıkarır mazim den beni.
Nere de kaldı o eski Ekim günleri.
EKİM.2013
Basri YıldızKayıt Tarihi : 4.10.2013 22:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!