Sızıverdi ikindi kucağına
Kızıllığında ışıltıları yitik güneş
Sokaklar
Puslu ve kasvetli
Yağmur ıslağı ardı
Ekim ağrısı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harika...şiiri gruba götürmeye geldim :)
yorgunluksa hayat,, ağır ağır yaşamaya bak.. nihayetlerde zaten uzanacaksın. ömür törpüsü son cayırtıyı sürdüğünde...ne göz cevrende kırışıklar kalacak.. ne ruhunda ak ışıklar... aklar içinde karanlıkları yırtacaksın...
yüreğine kalemine sağlık... çok güzeldi
Yüreğinize sağlık anlamlı bir şiir tebrikler Fatma hanım
çoktandır uzaktım şiirlerinizden tebrikler dost
bence dinlenelim derim :) fatma hanım, uzak şehirlerde derin soluk almak bazen yaraları kapatmaya birebir olabilir diye düşünüyorum
sevgilerimle :)
açsalar içimizi çıkacak hep seneye seneye
beklenen özlenen yar çalmadan gir içeriye
sevinçe dönsün özlem
musluklugun nehri aksın gözlerimizden
kırışıklar çogalmadan ömrün zemheriye karışmadan
gel sevdigim gel
daha çok seneler biriktirme içimde
hüznüme kar yağmadan kasımpatılar çicekteyken gel
ömrümün canparesi
sustum gidiyorum öperken yüreginden
Hoşgeldiniz Nazan Haınm :)
Sevgili Hatun;
Bu sabahımın ayrılık ve hasret şiirleriyle başlamış olmasında mutlaka bir hayır vardır diyerek hüznümü dağıttım Canım.
Öylesi naif, öylesi yürek sesi ki her satırı, 'Kazablanka' filminin hüznünde seyrettim sanki gençlik günlerimizin romantik aşk filmlerindeki idolümüz olmuş aktrist ve aktörlerini...
Yüreğin vârolsun.
Sevgi yüklü saygılarımla derlediğim inci çiçeklerim engin yüreğinde.
(+10,ve listemde.)
SONBARIN GELİŞİNİ MEVSİMİYLE TANIMLAYAN GİRİŞTEN SONRA SÖZÜN HEM YÜREKTE HENM ŞİİRDE DUYGU VE SÖZ OLARAK YAR' DA BULUŞTUĞU ÇOK HOŞ BİR ŞİİR OKUDUM.
ŞİİRİ VAREDEN YÜREĞİ YAZAN GÜÇLÜ KALEMİ VE O GÜZEL YÜREĞİN O GÜÇLÜ KALEMİN SAHİBİ SİZ SAYGIDEĞER FATMA HATUN HANIMEFENDİYİ TÜM İÇTENLİĞİMLE KUTLUYORUM.+10 TAM PUAN VE SAYGILAR
Fatmah Hatun Hanım;
Şiirini ilk açtığından beri takipteyim... Sanma ki görmedi, okumadı.. O kadar fazla mesaj yığılınca, birkaç günde uzak kalırsan hele... 'Ayırdıkların' bile temizleme telaşında yanlışlığa kurban gidip siliniyor... İzah ihtiyacı duydum, anlayacağınızı umuyorum...
Sonbaharın banada çok farklı, çokta tatlı gelen ayıdır ekim... Sanırım adını koyanlar, 'ekimlerin' ayı diye koymuşlar! Toprak yeni bir devinime, yaz sıcağının kuruluğundan tekrar 'tavına' dönerken, gönüllerde 'yumuşuyor...' İlk çiğ düşüşleri kasımpatıların, yıldız çiçeklerinin üzerine yağarken, sabahları hoş kokularıyla karanfiller bir başka baharı müjdeliyor... Yorgun gönüllerinde üzerine işte 'o çiğ düşüşleri' can katıyor, son bir hamle ile diriliyor içimizdeki sevgi pınarı... Akacak... Çaresi yok!
Şiirinizle ne kadar bağı var yazdıklarımın bilemiyorum? Orkide tohumlarını bırakma ihtiyacındaysa, 'uzak hasretler' depreşiyorsa, 'ters bahar' kışa soyunuyorsa, vardır diye düşünüyorum...
'Özgün kaleminiz', size has bir anlatım, imgelerin seçiminde hassasiyet, duyan ve duyduğunu gözlemlerinin imbiğinden geçiren bir şaire tavrı...Ve ortaya çıkan mükemmel bir şiir... Bana düşen kutlamak, içten ve samimi... Değerlendirme naçizane 'en yüksekten', şiiriniz listemde...
Umarım sayfanıza yakışmıştır yazdıklarım... Saygı, sevgi ve muhabbetimle.. Hürmetle...
Bu şiir ile ilgili 56 tane yorum bulunmakta