Rus ruleti oynuyorum tek başıma.Elimdeki silahın üç kovanı boş çıktı; geri kalan üç yuvanın birinde tek mermi.Elimde solmuş fotoğraflar.
Gözlerim yüzünü son kez görüyor.Ve son sigara paketleri tükeniyor hızla...
Ne kadar da güzeldin dün gece,ne kadar yakışmıştı beyaz tüller bedenine ve elinde taşıdığın kırmızı gelin çiçeği.Bir kez daha tetik düşürüyorum.
Bir sigara daha yaktığıma göre daha vaktim var.İdama giden o dostta son kez içmişti bu sigaradan...
Hep anılar,hep düşler peşisıra.Yağmurlar başlamadı bir türlü.Oysa Ekim sonbahar demek.
Yağmur.Doğmamış çocuğumuza koymuştuk bu ismi.
Ve o çocuk şimdi kaybetti kendini bu şehirde.Sokağına uğramıyor artık.
Ekim.Yağmurlar başlamadı bir türlü.Her şey o kadar çok yakışıyorduki sana.Beyaz duvak,kırmızı güller.
Sevişmek,uyumak,ağlamak bile çok yakışıyordu.
Hüzünler,acı krizleri...Yaz sana yakışıyordu,sonbaharsa bana.Ve ölüm,intihar geceleri.Özlenen şeyler artık bulunması imkansız yollara vuruyorlarsa kendilerini,anlamı kalmamış demektir yaşamanın.Ki bütün özlenenler yaşam bağlarıdır insanın.
Çayım gibi,sigaram gibi,sen gibi,yağmur gibi.
Son kez yudumluyorum bardağımın sonundaki çayımı,sigaram parmak uçlarımdan yok ediyor kendini...Sen çoktan başka şehirlerde sevişiyorsun.
Tetik düşürüyorum.
Yağmur penceremin camına sıçrayan kan taneciklerini öpüyor...
Hoşçakal diyor son kez,hoşçakal.
Biliyorum,yağmurlu havalarda ölmek en çok bana yakışıyor.
Kayıt Tarihi : 10.12.2006 23:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!