Değil adamlar; Devlet Daireleri’nden gelen zarflar, telefonlar bile bizi ilk duygu olarak hep tedirgin eder. İyi bir şey için aramaz devlet, insanı. Mutlaka bir yanlışınız olmuştur ki arıyor. Bizim eczaneyi telefonla arayan hanım da, SGK'dan aradığını ve kendi adını söyledikten sonra eklemiş: 'Eczacı hanım kaşesini yanına alsın, yarın 803 numaralı odaya gelsin. '
Bunu bana söylediklerinde SGK’dan aranılınca kaşesini yanına alıp Üsküdar Doğancılar’ın yolunu tutmaya alışık her eczacı gibi eczane kaşesini bir naylon torbaya koyup, unutmayayım diye torbayı da çantama anında attım.
Ertesi gün Doğancılar SGK’nın kapısında kimlik teslim ederken görevli, 'Nereye geldin? ' diye sordu. Odalarla ve her bir odada masalarla dolu olan bu binada, tam olarak nereye gideceğini bilen bir eczacı olmanın güveniyle tek defada yanıtladım: '803 numaralı odada Özlem Hanım’ı göreceğim.'
'Yanlış odayı söylüyorsunuz.' dedi. 'Özlem hanım, 746 numaralı odada.'
Zamanında elinde oda numarası ve isim bilgisi olmadan önce kendini takdim edip sonra, “Beni siz mi çağırdınız? ” diyerek beş katta bulunan her bir odayı ve odalardaki tüm masaları tek tek dolaşırken yarım gün harcamış birisi olarak, 'Olsun... Ne fark eder.' dedim. '803 ya da 746, Özlem Hanım’ı bulayım da.'
Kapılarda asılı numaraları kontrol ede ede en üst kata kadar çıktım. 746, en son odaydı. İçeri girdiğimde, Özlem Hanım’la görüşecektim deyince ilerideki masada oturan hanım bana doğru seslendi:
-Buyrun benim.
-Ben ………… Eczanesi’nden geliyorum. Benimle görüşmek istemişsiniz.
-Hayır, sizi ben çağırmadım.
-Nasıl olur? Özlem Hanım dün telefon edip SGK’ya gelmem gerektiğini söylemiş. Bu binadaki tek Özlem Hanım siz değil misiniz?
-Evet benim.
-Peki nasıl oluyor bu durum?
-Aa anladım galiba. Sizi hangi odadan aramışlar?
-803 aslında.
-Aradığınız kişi ben değilim. 803’teki Özlem çağırmış sizi.
-Evet ben de onu söylemeye çalıştım ama buraya gönderdiler.
-Bakın, 746’ya kadar olan odalar, bu binada. Ondan sonrası ise ek binamızda.
-Bu binanın eki de mi var? Yanda bir bina filan göremedim ben.
-Yok yok ek bina yanda değil zaten, Şişli’de.
-Nasıl yani? Üsküdar’daki binanın eki, Şişli’de. Öyle mi?
-Evet. 803 numaralı oda Şişli’de. Yani oraya gitmeliydiniz. Yanlış gelmişsiniz.
Orada denilecek daha bir şey yoktu. Ben odadan çıkarken “Ah Özlem Abla ah, hep böyle yapıyor.”şeklinde bir muhabbet başlamıştı bile. Şişli’de tarif edilen iş hanını bulduğumda ise asansör kapısında dördüncü kata işaret eden tabelâyı okumayı özellikle ihmal etmedim:
'SGK Doğancılar Ek Hizmet Binası'
Aynur UluçKayıt Tarihi : 4.4.2010 09:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ama bakın yunus şu şiirinde ,dünya içre yürüyüşleri bürokrasinin dolambaçlı yollarına teşbih etmemiş mi?
Dünya, ruha bürokrattır ..demeli miyiz yoksa...
Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandayıdım,
Diler isen deyiverem ezeli vatandayıdım.
Kalu bela söylenmeden, tertib düzen eylenmeden,
Hak'tan ayrı değil idim, o ulu divandayıdım.
Eyyub ile derde esir, anlamadım çektim ceza,
Belkıs ile taht üzere mühr ü Süleyman'dayıdım.
Yunus ile balık beni çekdi deme yuttu bile,
Zekerya'yla kaçtım bile, Nuh ile tufandayıdım.
İsmail'e çaldım bıçak, bıçak bana kâr etmedi,
Hak beni azat eyledi, koç ile kurbandayıdım.
Yusuf ile ben kuyuda yattım, çefa çektim bile,
Yakub ile çok ağladım, bulunca figadayıdım.
Mirac Gecesi Ahmed'in döndürdüm arşta nalini,
Üveys ile vurdum tacı Mansur'la urgandaydıdım.
Ali ile vurdum kılıç, Ömer ile adl eyledim,
On sekiz yıl Kafdağı'nda Hamza'yla meydandayıdım.
Ezeliden dilimde uş Tanrı birdir, haktır Resul,
Bunu böyle bilir iken sanma ki gümandayıdım.
Yere bünyad vurulmadan, Âdem dünyaya gelmeden,
Öküz, balık eylenmeden, ben ezeli andayıdım.
Yunus senin aşık canın ezeli aşıklar ile,
Mülke bünyad vurulmadan seyran-ı cevlandayıdım.
Yunus Emre
TÜM YORUMLAR (3)