Ehvenişer - Garib Çoban Şiiri - Engin De ...

Ehvenişer

Böylece de insan davranışlarının püf noktalarını çarpıcı biçimde sergiler yaren olan cümleler.
Son derece ve titiz, ölçülü.
Çıldıran renkler, sesler, garip ve çarpıcı.
Gönlün ölçüsünde görüntüler eşliğinde içten çekilen bir ahh.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Bunu herkes g/öze alabilir mi?..
En çok arzulanan, ilk soru olmalı.
Gül dikensiz olurmu da, kulu sultandan ölüm mü ayırır?..
Ya rabbi bizi bize bırakma ki aşk olsun.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Korkunç gelecek doğruyu sevdirir mi?..
Vaat eden bir yaratmada.
Usumuzun denizleri lekeli dünyayla.
Bizi uzak tutan perdeleri sarıyor güzel ahlak zarı.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

G/özyaşlarının sırları, sırlar s/aklar.
Dökülüşü bir biçimin gönüle y/aklaştıkça biçimini yitiren.
Ve sevgiliyi düşünmekten edemiyorum.
Bir yalnızlık anında duyduğum gibi.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Şairim ben!..diyen yanın kopartır kendisini.
Ben doğrulandım Hazan’da tekrar bir duada cemalini gördüm utandım.
Ölümün kara gözlüğü yoktur.
Dünyadan buluşma ve görüşme yerine perdedir mezar.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Canın kurtuluşu feryat ettiği dünyadır.
Sevgilinin güzelliği gönlüme nur diye bağışlamış o yari.
Bir kere gönül aynana b/ak.
Herkes kendi diliyle söyler aynı hakikatı duada.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Aşıksa kimsen g/özü yaşlı olmalı.
Azrail güzel hediyeler verir.
Bir gün b/iterken bir günü.
Köprünün destek kirişi gibidir insan insana.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Şaşkınlıktan donup b/akakalmışken bir çocuk mezarının başında ben.
Sorarım yanındakine doğru yolu.
Yarı aydınlıkta gönül.
Şekilsiz ya da daha doğrusu ardında cümlesi.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Ete kemiğe bürünmüş eski şeklinde.
Bir meyve çekirdeği gibi dertop o katlık köşede.
Ya da bir balık akıntıya karşı yüzen misali.
Ya da bir çocuk döl yatağında yaşamı yinelemeye hazırlanan vakti seheri.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Bu gönül şehridir gidip gideceğin yer.
Gizli açık neyin yoksul değil.
Bir başkasını umma gözyaşlarındaki duada.
Değil mi ki, gökkuşağı altında kıyılmıyormu hayatlara.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Bu küçücük köşede odalarımız umut dolu.
Nereye b/aksam yıkıntılara çıkıyor insanın.
Teheccüt vakti temiz akıl sahipleri nerde?..
Ve sen katlandın pembe pabuçları bırakıp huzurevindeki duaya amini.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Bütün bu istemediklerin en önde.
Ruhunsa b/aşka şeyler anlatıyor kimsesizler yetimhanesinde.
Oysa b/aşka şeyler çırpınıyordu kimsesizler mezarlığında bir testiden dökülecek aminlerin v/ardı.
Bildiklerinde rabbine karşı müttaki olanla yolumuz.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Zaman geldi yolumuza düzüldük şems vakti
Şu şaşırtıcı kar taneleri gibi.
Demek siz şairsiniz?..
İki laf edebilecek damlaya rastlamak bedava.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.

Ve kesintisiz müzik kuşlar senfonisi.
Rahatlamanın ötesinde ifadesiz kış mevsimi.
Ruhunuzun derinliğinden yamalı bir çorap, yırtık bir ayakkabı, bacası tütmeyen bir ev.
Ve sevgiler kuşlara, kediler ve köpeklere ekmek su vermek.
Beni soluksuz bırakan, işte orada oturan aşk.
(Y.ed - Kalp sırrına erenler albümü)