ehli-keyf
çakır gözleri şüphe götürmez
mevzu oyuncak
nasıl da asılır, mızmızlanır veled
anneden yenir cimdik
en şefkatlisinden
nayloncu afet geçiyor salınarak
patlatıyor meraklısına
gül-kartanfil aromalı sakızını
yine esmer bakış
duygular firari
sıcak bir çorba bile
gurbeti, sıla eder istersen
dededen kalma köstekli saat
sırtında ağırlığınca ağrılar yükler
ayaktaki çizmeyi yiyen üzümler
acıyla şarabı demler
asfaltta dene hele
yumurta pişer mi oğul!
hıncı Hitler’de
felsefeyi Marks’ta bırakıp
dirilt içindeki kibirsiz vicdanı
ne idüğü belirsiz görklü dünyanın
yasak elmalarına elveda deyip
leylaları toplayan
karnaval düşlerindeki hovardalığına
vurulur kilitler bir gün
egolarını alıp uzağıma
düşme oğul!
kan kusan yumruğundan
pişmanlıklarını topla artık
şeffaf perdeden sızdır adamlığını
yoksa..
en berrak sular dahi
temizleyemez seni
dua diliyorum bütün varımla
çınar çürüten gözyaşlarım
ağırlaştırır şimdi tekbaşına
bastonumu sürüyüp doksanımda
bırakıyorum seni imtihan masasında
…
yeter ki ölüm torundan başlamasın oğul!
İlkay Coşkun
28.02.2013
Mühür Dergi
Sayı 46, Mayıs Haziran 2013
Kayıt Tarihi : 19.11.2013 11:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)