tortular
tünel karanlığından fışkıran
insanlar
ne olduğunu çözemediğin
lâboratuvara sevdalı
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Devamını Oku
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
kendin çıkacaksın yokuşu belli ki
içinden söyleyip şarkını
üfleyip büyüttüğün yangını
çekingen taşıdığın sancını
ortak edip katığına
yalnız ölünüyor yolun sonunda
Sevgili Uluç, şiirlerinizdeki tarz ve imgelerin yerine oturması güzel bir şiir okumamızı sağlıyor.
Yüreğinize sağlık. Tebrikler.
Selam ve saygılarımla.
bir de sırtlarda taşınarak öğretildiğimiz yanlışlardan daha güzeldi , kendi çıktığımız yokuşların ardında aslında yanıldığımızı gördüğümüz gerçekler ...
bu şiir bitmez :)
şiiri daha önce okumuştum , bu gelişimde önce yorumları okudum, dokudurmaların kalitesi eşliğinde...
benim bir duruşum yok mu dedim kendi kendime ...
vardı elbette ....
ve demiştim bir keresinde ...
çarpışmaların tam ortasında
elini saladıkça birini deviren
en masum çocuğum ben !
öyle değildi oysa gerçek , bir sağına bir soluna dönüp, bu bir yerlerde duruş kurgusuna şapşal şapşal bakan biriydim ben ....
niye orta kısmı boştu bu dünyanın bilmem ? !!!!!!!!
şiirin içinde ki tünellerin birinde ilerleyen tren sesi
kesti dalgınlığımı ...
uyan dedim birden ...
altında kalacaksın şimdi :)
yanında götüreceksin bir kaç kişiyi..
hazır aynur yalnız ölünüyor demişken değiştirme gerçeği :)
Bu şiirin gölgesinde insanların edebî cennetinde ürkütmeyen ne de güzel şimşekler çakmış yaa!
Memnuniyet duygusuyla gülümseten ne hoş sanatsal jimnastikler bunlar böyle.
Yazanıyla, konuşanıyla ne güzel insanlar var memlekette...
Şu nezakete bakınız.
Nehir gibi akıp giden edebî yönüyle bezemesi yetmiyormuş gibi, bir de 'şiirden uzaklaşarak forum haline dönüştürdüğüm için özür diliyorum' diyor.
Bu gece bütün yıldızların ve ayın ışığı yüreklenize misafir olsun Sizlerin.
İnanın mutlu oldum ben.
Şiir cebime kaçtı. Benimle geliyor.
Değerli Ateşinsesi ,(Temel) in yaptığı göndermeye duruşum yönünden bir açıklama yapmam gerekiyor.
Öncelikle göndermeyi alıyorum buraya..
ismet özel'in sivas katliamına mezar taşı ettiği şiirleriyle açıklanamayacak bir mucizesin sen,
Bu anlaşılır bir tepkidir ve iki şairin düşünce(ideoloji) farklılıkları arasındaki tartışmada yer almak gibi bir niyetim yok burada..
peki ne söylemek istiyorum
bir ifade varsa elinizde ona üç şey sorarsınız
bu ifade iyi midir , kötü müdür?
bu ifade doğru mudur yanlış mıdır?
bu ifade güzel midir çirkin midir?
İyi ve kötü biliriz ki felsefede ahlaki nitelemenin sorusudur
Doğru ve yanlış ise yine felsefede mantıksal alanı işaret eder
Güzel ve çirkin ise bizzat sanatı ve estetiği sorgular..
Yani bir şiirde mutlaka fikirsel bir yan vardır.Çünkü her şiirin arkasında bir insan ve bu insanın dünyayı ve ve dünyadakileri algılayışı vardır..
Bu fikri yan , bu kavrayış doğru veya yanlış gelebilir size.
Yine bu fikirsel yan ile yapılan öneri size ahlaki normlar yönünden ters veya düz gelebilir.
Bizim burada konumuzu teşkil eden durum ise bir şiirin duyguyu vermede edebi değer olarak yeterli estetiğe sahip olup olmamasıdır..
İsmet Özel in röportajlarnda sivri dilli çıkışlarına maksadı ne olursa olsun irkiltir beni
sosyalist , islamcı ve şimdilerde türklüğü öne çıkaran fikirlerinde ideolojik olarak izlediği sürecin hiç bir anında onunla tam bir mutabakatım olmadı.
Sosyalist iken yazdığı
esirgeyip bağışlayan DİRENMENİN adıyla cümlesinden irkildiğim gibi
Ama söylemek istediği şeyleri nasıl söylüyor denildiğinde eleştiri dünyasında tam bir mutabakat olduğunu biliyorum.. Sanatına ilişkin söylüyorum bunu..Sanatını eksik bulanların bile cumhuriyet dönemi şiirinde bir yer tuttuğunun altını çizdiklerini biliyorum
Bir şeyi daha iyi biliyorum.
Babam , hafızasında pir sultandan, karacaoğlandan, yunustan, neyzen tevfikten ,rıza tevfik bölükbaşıdan kaygusuz abdaldan ezbere o kadar çok şiir bilirdi ki
Evinde Aşık veyseli ağırlamış olmanın kıvancını ve övüncünü ömür boyu taşıdı..Ama bununla birlikte muhitimizdeki bir çok halk şairini de fırsat buldukça küçük kasabamızda toprak damlı hanemizde konuk etmişti
İşte bu babam Hz Ali efendimize atfen şunu söylerdi bize.
Kimin söylediğine değil ne, söylediğine bak..
Tekrar ediyorum ismet özeli savunmak için başlamadım ama mutabık kalmadığımı söylemekle O nu satmış durumuna da düşmek istemem
evet isyan, partizan şiirlerini okuduğumda sosyalist değildim, lise öğrencisiydim..
Ama şiirlerin güzelliği karşısında büyülenmiştim..
Tıpkı eğrilem şiirinde duygularımı açıklamak için aldığım iki dizesini sevdiğim gibi.
Yine lise ikinci sınıfta Nazımın o mavi gözlü bir devdi''sini şiir defterime yazdığım gibi
Ben şiir sanatının ideolojik farklılıkların üstünde bir yerde buluştuğuna bütün kalbiyle inananlardanım..
Tam ve katı bir hıristiyan diye Tolstoy'un romancı olmadığını söylemek mümkün olmadığı gibi
Söylenecek çok şey olmasına karşılık burada daha fazla yazmayı Eğrilem şiirine karşı haksızlık yaptığımı düşündürtüyor bana.
Değerli şiirinden uzaklaşarak bir forum haline dönüştürdüğüm için ise kendisinden özür diliyorum.
Saygılarımla şiire ve yorumlara
satır satır akılda saklanacak dizeler,peki ama bunları şaire yazdırtan ne,tek başına kağıt kokusu sanat aşkı olmasa gerek.
kendin çıkacaksın yokuşu belli ki
içinden söyleyip şarkını
üfleyip büyüttüğün yangını
çekingen taşıdığın sancını
ortak edip katığına
yalnız ölünüyor yolun sonunda
ismet özel'in sivas katliamına mezar taşı ettiği şiirleriyle açıklanamayacak bir mucizesin sen,
evrimin son halkası insan bilinci belkide,sende ben insanlığın zaferini görüyorum,sende ben okyanuslarını ömrümün....
hep böyle kal,sevgilerimle(biliyoruz kristallerde değil,ışıktaydı sır)
Michel Angelo.. heykel sanatının en büyük ustalarından..Bazı ölçüm tekniklerine göre de zeka düzeyi en yüksek olduğu kabul edilen 5 büyük dahiden birisi..
Ondan iki anekdot almak istiyorum.
Der ki;
Ben önce taşın içinde O'nu görürüm(O: yapmak istediği heykel:Sinyali notu) Sonra keskimle sadece kabuğunu soyarım.
1544’de “musa” adlı görkemli heykeli tamamladı. heykelin, aslında cansız bir mermer olduğuna michelangelo bile inanmak istemedi. ruh kuvvetini madde gücü hâlinde okadar mükemmel canlandırmıştı ki, eseri bittikten sonra çekici ile heykelin dizine vurmuş ve: 'konuş' diye haykırmıştı! (ekşi sözlükten)
Bir önceki yorumumda Sevgili aynur'un şiirini dış cephesiyle görmeye çalıştım,boşluk içinde kapladığı alanı hissetmeye çalıştım.(Birinci anektod)
Şimdi ise Bu şiire
-Konuş
Demek istiyorum..(ikinci anekdot)
Tevafuk diye bir söz vardır tesadüften farklı olarak.. Tevafukta tesadüf diye bildiğimiz olayın arkasında gizli bir elin , bir gücün marifetine inanılır.
insanlar
ne olduğunu çözemediğin
Bu dizeler konuştu benimle.. Yaşadı benimle dünden bu yana..Yaşadım ve yapabileceğim tek şey vardı.
hangi anındasın düzlemlerin
soruyorlar
susuyorsun
Öyle yapmaktan başka çaresi kalmazmış meğer insanın..Yaşadım bu şiirde..
çekingen taşıdığın sancını
Antolojideki maceram bu benim.. Şiir bu yüzden benimle oldukça tümleşik.
İnsanlar yalnız doğuyor, birlikte yaşıyor ve yalnız ölüyorlar.
birlikte yaşamak çok kutsal..
Llkokul sonrasını hep evinden dışarıda okumuş bir insanım..
Muhtelif ev veya pansiyon türü yerlerde 100 ün üstünde birlikte kaldığım arkadaşlarım oldu.. Yolları Ankaraya düştükçe illa ki uğrarlar..
Birlikte yaşamak cümlesinden olmak üzere bu bana hep kıvanç vermiştir.
Ama bazan bunu sağlayamadığınız durumlar olur..iki şeye birden üzülülürsünüz..
Birincisi muhatabınızın nedenini bilmeseniz bile üzülmesine.
İkincisini Şair İsmet Özel yazmış.
Sızıyı gideren su
Suyun sızladığını kimseler bilmez.
umutla beklemek güzel ama..
Tıpkı söylediği gibi Aynurun;
neye tutunsan kökü dışarda
“uzaklara giden tren
buradan geçmiyor” diyorlar
belki başka baharda
Dışıyla ve içiyle bakmak istediğim bir şiir oldu bu şiir...
Dışı seni ,içi beni yaksa da
Sevgiler, en içten sevgiler, şiire ve tüm yorumlara
eğrilem..
eğri bildiğimiz bir sözcük..
ip gibi eğrilmek olarak kullandığımızda bu da bildiğimiz bir sözcük..
eğriye eğri doğruya doğru bu da bildiğimiz bir deyim
eğri oturup doğru konuşmak keza biliriz bunu da..
eğrim büğrüm yolları biliriz..
eğrilemlerle mi evriliyoruz..evrilerek devam eden şey midir yaşam..
Ferdi olanı, toplumsal olandan ayırdeden tek şey ölüm müdür...
Bir kopyası da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde bulunan 'Düşünen Adam' heykeli ile tanınan heykeltıraş August Rodin _bu kısım internetten-böylesi şiirlerden sonra bir de düşünen kadın heykeli yapmak istemez mi?
Düşünmekle Bakırköy arasında ilgiyi niçin kurdu ki Türkler?
Bu heykeli başka uluslarda akıl hastanelerinin önüne kuruyorlar mı..
Şiir ne güzel bir dergide yayımlanmış.. Şiiri özlüyorum..
Yanımdayken bile hasretimsin der gibi sanki.
Şiire ,Avrupa Yakasının İfo'su gibi yaklaştığımın farkındayım..
ayy tahsin soldan soldan yaklaşıyorsun misali
Kutlarım Aynur..
kendin çıkacaksın yokuşu belli ki
içinden söyleyip şarkını
üfleyip büyüttüğün yangını
çekingen taşıdığın sancını
ortak edip katığına
yalnız ölünüyor yolun sonunda
Ezrailin gelir kendi-ne ağa der ne efendi-sayılı günler tükendi-yolun sonu görünüyor. Bir bakıma ne kadar çakışıyor değilmi Sevgili Aynur.Dışımızda ne kadar kısır veya ne kadar bir dünya olsa da illaki herkes kendini yaşar kendince.Benim yıllarca eşe dosta ısrarla anlattığım bir tezim var.Her insanın yarım metre çapında şeffaf bir fanusu vardır baından ayağına.Hiç kimse ama istisnasız hiç kimse o fanustan içeri giremez.İnsan o fanustan ötesi kadar tanınır.Veee
kendin çıkacaksın yokuşu belli ki
içinden söyleyip şarkını
üfleyip büyüttüğün yangını
çekingen taşıdığın sancını
ortak edip katığına
yalnız ölünüyor yolun sonunda
Yine harika dizeler okudum kaleminizden ve yaşam felsefemle birebir örtüşen.Kutluyorum ve paylaşımın için teşekkür ediyorum değerl şaire...sevgiyle.
...'kimin elini tutup ölmek isterim'...
'yalnız ölünüyor yolun sonunda '
Sevgili şairin şiirini sevgiyle kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta