Eğme başını eğme Şiiri - Mustafa Parlak

Mustafa Parlak
255

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Eğme başını eğme

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Bir kızıl laleyi andırıyor dudağın
Edalı mahçup, belli ki birazda utangaçsın
Yeni serpilmiş yirmi üç , bilmem, yirmi dört yaşındasın
Gözlerinde deli taylar koşturuyor
Sense, önüne kattığın atların peşinde kamçıdasın

Nedir duyduğum. kim ıslık çalar, kim çağırır beni
bu yaşımda kim koşturur, ardı sıra

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Seni görünce,
boynumu çevirdiğimde oluşan rüzgarım
Tutundu kirpiklerine oradan ayrılmağa dayanmaz.
Yalan değildir, andır baktığım,
Oracıkta odur işte cevrim ile yandığım
Döndürsen başını, görsen beni, soğusa ciğerim.
Çatlayan dudaklarıma merhem,
Kavruk bedenime can suyu olma mı
Vermez mi bir damlacık üzüm gözlerin

Süzülsemde insem kirpiklerinden
Eğilsem gözlerin önünde incitmeden
Ben daha banmadan parmağım ucuyla,
Acıyıpta halime vermez misin kıymetinden bir dirhem

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Bilirim, Sende muhanetlik eylersin
Yansamda nafile,umursamaz görmezsin
Yığılıpta kalsam gözlerin önünde
Bu adam niçin öldü demezsin

Oysa İstediğim katre bile değildir,
azdır bir damladan da
Her derdime deva imiş, sürem dudaklarıma Kurbanın olam, göz ucuyla da olsa, baksan bana
Dayanamam ölürüm, gözün karasına
Gözün yaşarmadan gömer misin beni oracığa

Gece düştü gözümden,
Yüzün gönlüme düştü
Işığın gözüme…
Sevincim yüzüme…

Bu sabah bayram sabahı mıdır nedir.
Güneşli bir günün zahiri dir, gözlerim

Oysa, oysa hamaldır yüreğim,
Hep olmadıklar peşinde
Bak yine! Ali dağında,
odununda…

O yüzden Sevincim derdimi avutmaz.
Gözlerimle, yüreğim aynı kaderi paylaşmaz.

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Yetti, belli ki yetti, hem de ne yetti söyletmeye;
Senden önce idim, ay ışığında akşam sefası
Tan yeri aydınlandığında gördüm,ne ışığı kaldı ne safası
Sensin, anladım, bunca yıldır geceye müptela, malzeme eden onca aşığı

Bende öter dururmuşum cır cır böceği gibi
Ağıt yakarmışım durmadan karanlığa boşu boşuna
Acırım geçmişime, acırım kendime, acırım sensizliğime
Görmeyince gözlerim seni, olmuşum sana Ama,
Dilim dişim kitlenmiş dönmüşüm sayende tutsağa

Eğme başını eğme,
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Yüzüme ışığım, yüreğime sendedir şifam bilesin
Sen ol, gecem olmasın, olmasın ay ışığım.
Senki bir güneşsin, bense parıltına müptela, güne bakan.
Gün batana kadar sen den gayrı hiç bir işim olmasın
İki gözüm, gönlüm ve dahi ömrüm sana iptila
Bilmez gibisin tüm benliğim ile elimde değil meylederim sana

Eğme başını eğme,
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz.

Alıp seni karşıma,
Sense tutup beni oturtsan karşına
Ve sussak, yine sussak,

susmak; içi, seninle dolu bir sunak bana

Ne gözüm, ne gönlüm ve dahi, ömrüm
Doymaz , usanmaz sana bakmaya

Bir tanrıçayı andırırcasına, dikildin karşıma
Hangi taştandır bu kalp ki söyle, su olup akmasın sana
Tutulsun hakkımda zabıtlar, gözüm değil, gönlüm hatta tüm benliğim hakkında

Eğme başını eğme,
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz.

Yanında kırılır nice, her baba yiğidin ayak bağı
Birden çözülür, gelse feriştağı dediği, dili bağı
Geçmiştir kendinden yemin verir üstüne,
Ana baba ayırmaz ne varsa kutsal saydığı
Yoktur gözünde, yoktur gözümde, senden gayrısı

Yerle yeksan etmiştir bir Ahu zar
Vazgeçtim onarılmaz bu kale de bu hasar
Ne varsa heybemde, her şeyim seninle tarumar
Umrumda değildir zaten,
Güzelin kaşına gözüne
Tarih, bir mağlubiyet daha yazar.

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Sana denk gelmek bilmiyorum,
Bir lütuf, güzel bir şey mi,
Yoksam ahir ömrüme bir bela ,
Zavallı yüreğime bir ceza mı…

Sana baktığımı
Çayır çayır yandığımı
Nasıl dona kaldığımı
Görenler, ne der, söyle, ne der,
Elalem beni bu yüzden kınar mı

Yarattığın bu güzelliğe kayıtsız kalmak,
Allah ım! o da ayrı bir günah mı

Dönsem yönümü senden ,
Umursamasam diyorum
El vermiyor.

Bir yandan diksem gözümü sana ,
Diğerlerini umursamadan diyorum.

Zehirli dillerinden korkuyorum

Bir yandan da,
Her şeyime karşın seni istiyorum.

Yüreğimden, ciğerimden
Soruyorum omuzlarıma,
Sana hangisi daha ağır cefadır.
Sen etten, kemiktensin söyle.
Bilesin bu yükü taşımak,
Yanmaktan daha büyük beladır.

Dile gelse de söylese
Söylese ayaklarım, tüm azalarım.
Sana ne deşeler elalemlerden
Dert etme sen, geçme güzelden…
Biz taşırız en ağır yükü,
ömrümüz sevene,
Candan isteyenedir deseler.

Duyar duymaz daha
Cöhlenip de kalksam şaha
Haykırsam bir yandan,
Sana bakaraktan tüm kalabalığa

Varsın kınasınlar o halde, desem…
şiarımdır benim,
bir güzele güzel bakmak, aksi yaradır.
Sana bakmamak ey güzeller güzeli
Zavallı yüreğime diğerinden daha büyük cezadır.

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Ne sanıyordun ki, güzeller güzeli
Sen hiç aynaya bakmaz mısın.
Kala kaldım işte, baygın baygın
Tanıyamadım bilemedim seni,
buralardan değilsin

Dünyaya düşmüş huri gibisin,

Sıkıldın damı çıktın
Yoksa dolaşmak mı istedin
Her neyi dert ettinde cennette
Yolunu kaybettin

Gel geri dönelim makamına,
Bakmak için çıktınsa dünyalıklara
Ben gönüllüyüm, hizmetkarın olmaya
Bakarım köşküne, bakarım çiçeklerine
Cennet yaparım orayı sana cennet
Tut ellerimden, hadi tut
Varalım cennetin kapısına,
Geçelim bu dünyadan

Eğme başını eğme
Bu güzelliğe baş eğmek yaraşmaz

Yasak olsaydı sana bakmak yaratmazdı, Allah
Çıkarmazdı gün ışığına, yazık olurdu bana vah ki ne vah!
Şimdi genç olmak vardı peşine düşmek ve sana yazılmak…
ah ulan, ah !

Mustafa Parlak
Kayıt Tarihi : 13.10.2022 01:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir Huriye…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Parlak