Osmanlı zamanını kapıtılasyonlara kadar getiren ulusal mantıktaki ilişkileri anımsayarak,bugün o acı gerçeğin ibret veren özetini hatırlayalım.Günümüze bu pencereden baktığımızda, iki bin yedının bize doğruladıkları; eğitim bitti,şimdi sıavda mıyız sorusunu akla getiriyor.
Kurtuluş Şavaşı’na bütün olanakları elinden alınmış, maceracı gözüyle bakan mandacılar,kime teslim olmanın tartışmalarını yaparlarken,ulusal dik duruşun simgesi O YÜCE İRADE MUSTAFA KEMÂL hem iç direnişin, hem düşman entrikalarının üstesinden gelmedi mi…? Eğer o zor başarılmasaydı, bugün bu Ülke, bu Ulus,bu Cumhuriyet var olabilir miydi?
Kuran’da İbrahim Suresi var.Özünü hatırlayalım.Nemrut Hz İbrahim’i dağ gibi yığdığı odunları tutuşturmak için ateşi yaktırır.Büyük bir mancılık kurdurur Hz.İbrahim’i ateşin ortasına fırlatmaya çalışır. Mancılığın açılmaması üzerine,Fiavun onun nedenlerini Şeytan tarafından öğrenir.Gerekenleri uygular fiiliyatını gerçekleştirir.Alevler küçüldükten sonra,görülür ki; ateşin orta yeri bağlık bahçelik oluşmuş,Hz İbrahim de sağlıklı biçimde yaşamakta.Bu ayette anlatılmak istenenlerden payımıza düşenle,maddi ve manevi gücümüzü ortaya koyduğumuzda,umutsuz değerlendirmelerin umuda dönüştüğü,başarıya varıldığı anlamına gelmiyor mu?
Kurtuluş Savaşı öncesi Türk Yurdu benzer ateşin ortasında değil midiydi…? Bugünleri o günkü kurtuluşa borçlu değilmiyiz…? Yeter ki o anlayış ve birlik içinde olmasını akıl dışına çıkarmayalım…Böylesi birlik oluşturduğumuzda aşılmayacak zorluk olabilir mi…
Cumhuriyet dönemimnde özellikle 1950’den sonra ulusal değerler gereken titizlikle savunulmamakta.Dikkatle baktığımızda Osmanlıyı son duruma getiren zihniyetin günümüzde de etken olduğunu görmekteyiz…Ulusal kimlikler üzerinde oyun oynamak isteyen güçler, dost yüzlü girişmlerinde önce umutsuzluğu enjekte ederek; çözümler önermektedirler.Çözüm diye gösterilenler ince planlamalar sonucu ortaya konmuş sivil saldırının politik hesaplarıdır.
Uzun zamandır ABD tarafından Büyük Oradoğu Projesi olarak iz sürülen faaliyet seksenli yıllardan sonra kendini net biçimde ortaya koymaktadır.Bir taraftan gelinen noktada fiili icraat uygulanırken,bir yandan da kat ettikleri bilinç üzerinde yeni adımlar atmak onlar için çok mu çok kolaylaşmaktadır…
Öyle bir noktaya gelindi ki; sözde aydın bilinen kişilerce ulusal değerlerin tartışmaya açılmasında sakınca görülmemekte.Yapılan faaliyetleri İnsan Hakları diye,kişisel irade ve demokrasi diye tanımlamaktalar.Bu davranışların altında bölücü,parçalayıcı emellerin yattığı nasıl görülemiyor, bulundukları seviye ve birikim onu nasıl anlamaya yetmiyor izahı olası olmayan bir gerçek…
AB’nin demokratikleşme adına sınava çektiği öneriler yansız olduğu söylenebilir mi? Gün geçtikçe, doğrular algılandıkça AB için oranların nerelere indiği inkâr edilemeyen gerçek değil mi?
Kurtuluş Savaşıda başedemedikleri Türk Halkını Lozan öncesi Sevr’e mahküm etme çabaları açıkça gözükmüyor mu? Ne idi o; sınırlar,Atatürk,ılımlı islâm,ordu,kimlikler,insan hakları….vb. nice öne sürülenler.Allah aşkına; tarafsız bir biçimde bunların tartışmaları ile gelinen yer milli birlik ve bütünlüğümüze ne yarar getirmektedir.Sırlarını yeniden düzenlerlerken ne anlama gelmekte olduğunu şimdi içimizden bazılarına dedirtmekteler. Bunu dillendirenler ortada olan gerçekle bakmalılar olanlara.Irak’ın geleceği ne olacağı bilinmezken,bir benzerinin de üzerimizde tezgâhlandığının farkına varalım milletçe.Binlerce yıldır beraber olan,halklar iç içe girmiş yakınlıklar varken, başkası daha mı yakın olacak bize.İnandırıcı olmayan çikar ilişkilerinde kullanılan dünün iki düşmanı Talabani-Barzani yakınlaştırılması gerçeğin yansıması gibi görülmeye yetmiyor mu?
Tek amaç Ortadoğu’nun en güçlü devleti Türkiye’nin güçsüzleştirilmesi için o batağın içine çekilmeye çalışılmasıdır asıl amaç.Körfez Savaşı,İran-Irak Savaşı,İsrail-Filistin olayları uzun vadeli planın günlük yansımalarıdır bunlar.Bu kargaşada birde kalkıp, emellerine alet olup günlük yaşamayı seçmede taraftarlıkla vebal yüklenmeyelim.
Geçen yıl kimliklerle ilgili Alevi,Kürt,Laz,Rumu ….tartışma konusu yapmış,ayırdına varamadan da ellerine yadıncı olmuştuk.Türklük adı altında üst kimlik konu edilerek bütün unsurların kucaklandığı anlam parçalanmak istenmişti.Başbakanımız o zaman yanılgı içinde üst kimliğin Türklük olduğunu belirlamişti.Çok şükür ki kısa zaman önce Üst kimliğin Ulusal kimlik olduğu gerçeğini söyleyerek doğrunun vurgulamasını yapmışlardı.Türklük bir kimlik olunca butun unsurlar ayrı ayrı kimlik durumuna getirilecek ki; ayrıcalıkllar yaratılmış olsun.Birlikte yaşayan ulusal bütünlük içinde kardeşçe yaşam sürdürülmeli.Birlikten doğan güven ve güçle yaşam, düşman zihniyetin korkusudur.El atmak istediği zenginliklerin engelidir güçlü oluşumuz.Bu arzusuna varabilmesi için karşısında güçlü devlet işlerine gelmemektedir.
Benzer tartışmaların can alıcı noktası içinde bir zamanı yaşamaktayız.Kendi insanımızı,kendi bürokrasimizi,kendi hükümetimizi insafsızca tartışma durumuna geldik,
getirildik.Ermeni soy kırımı var mıydı,yok muydu.Bu olguyu bilenler ve de taraflara bırakmayı çıkarlarına aykırı bulanlar,aleyhimize yasa çıkarmadan bile geri durmadılar.Onları ilgilendiren yanının ne olduğu aklın izahı ile olası olamazken…Bu koşullar içindeyken birde,üstüne tuz biber Sayın Dink’in öldürülmesi dünya gündemine oturtuldu.Hemde yeterince çevresini tanıyamayan cocuk yaştaki birine cinayet işletilerek…Neyin ne olduğu anlaşılamadan değişik açıklamalarla birbirinden kopukluğu ispat edercesine… Olayı içimizde farklı tartışmalarla ne kazanım elde ediyoruz. Hiç düşündük mü? “Hepimiz Ermeniyiz,
Hepimiz Hrank’ız” demek ne diyenlerce kasıtlı kullanılmalı ne de yorumlayanlarca.Hepimiz Ermeniyiz,Hepimiz Hrankız sözleri acıyı paylaşmanın en içten izahıdır.Bu anlamda sözlerin anlamını doğru yorumlayamıyorsak,iç tartışmalara neden yapacaksak böylesi huzur bozucu ayrışmalara fırsat verilmemeli.Söz tartişma yaratacaksa kullanılmamalıydı.Ulusal varlığımızı başkalarınca neden tartışma konusu yapalım.Bu bize ne kazandıracak? .Halbu ki en ses getirici planlar yapılarak uygulamaya konduğu net ortada.Bu planların parçaları cinayetler olsa bile… Yeter ki kanıtlara objekktif gözle bakabilmesini bilelim…Hal böyle iken; bizim birbirimizle tartışmamız neyi lehimize sonuçlandırır,zararımızdan başka…
Ne yönden bakarsak bakalım bizler böyle davrandığımız sürece sonuç: planlayıcıların yararına iyi niyeti kulandıkları ortada.Bizim çıkaracağımız ders, insani yanımızı birilerine kulanmaya fırsat yaratmamaktır. Atılan sloganları,yazılan pankartları,rahmet dilenir mi-dilenemez mi tarışmaları, görülüyor ki acımasız boyutlara varan iç çekişme durumlarına getirilmek istenmekte.Bu çabalara katkı milli birliğin zaafa uğratılmak istenmesinden başka akla hizmet etmemektedir.Bu da emperyalizmin yutmak istediği uluslar üzerinde oynadıkları uzun vadeli oyunların, günlük parçalarıdır…
Bir takım eğitim sonuçlarının sınavla başarı durumu test edilmektedir.Bu oyunu ulusal bütünlüğün birlikten doğan gücüyle yenmesini bilelim.Tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi…
Kayıt Tarihi : 10.3.2007 10:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ulusal bütünlüğe yönelen iç ve dış mihraklar karşısında duruşumuz, geleceğin belirleyicisi olacaktır...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!