Gülgüzeli İle Murat
Caferli diye bir köyde Küçük ağa olarak çevresine nam salmış, yürü dedimi dağlar yürüten, dur dedimi sular durduran güçlü bir ağa varmış. Ne var ki soyunu devam ettirecek çocuğu olmadığı için hep üzgünmüş.
Ağanın bu durumdan sürekli yakınması üzerine, karısı Esma hatun çevredeki bütün yatırları, türbeleri tek tek ziyaret eder, çocuğu olması için gittiği yer yerde “derdimize bir çare” deyip kurban keser dua edermiş...
Bir gün bir yatırın üzerinde “derdime bir çare” deyip yağmur gibi yaşlar döküp Allaha yakarırken. Kendisine doğru yürüyen ak sakallı bir dede görür ve aksakallı dedeye gözyaşları içerisinde uzun uzun derdini anlatır. Bunun üzerine ak sakallı dede omuzundaki heybeden bir elma çıkarıp kendisine uzatır. “Elmanın yarısını kendisinin yemesini, yarısını da kocasına yedirmesini, oğlan olursa ismini Murat, kız olursa Nazlı ” koymasını söyler ve ortadan kaybolur. Esma hatun aksakallı dedenin dediğini harfiyen yerine getirir ve çok geçmeden hamile kalır, nur topu gibi bir oğlan çocuğu dünyaya getirir. Bunun üzerine o köyde yedi gün yedi gece şenlik olur.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta