Uçacağım; kanat yok
Çıkacağım; güç yok, takat yok
Bir kul için bundan acı tokat yok..
Doruklarda açmış; bana efsane gülüm...
Zevali çok yakındı
Sayılı an günde ikindi
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
şiir; kendi içinde disiplinini koruyarak anlam bütünlüğünü olabildiğine vermiş.bazı gizleri kafa karıştırsada düşündürüyor,anlamı derinleşiyor..
kalemin daim olsun..güzeldi..
Sentezi kardeşim nasılsın Kalemine yüreğine sağlık İsmin gibi yine sentezlemişsin mükemmel bir yenilik Seni canı gönülden tebrik ederim can kardeş sizin gibi yiğit ozanlara millet olarak ihtiyacımız var selam ve dua
EMEK YÜREK VE HÜNER TEBRİKLER OZANIM YÜREĞİNE SAĞLIK
Önce TEKİL konusu:
***************************
Bu nazım önerisini yapıp GÜLCE'mize kazandıran Harun YİĞİT kardeşimin sayfasında aynen şunlar yazılı :
(GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
*******************************
Yeni Nazım Türü: TEKİL
****************************
Şiir tarihimizde neredeyse bir asra yaklaştı ÖNEMLİ BİR HAMLE yapılmayalı. Tanzimat’ın o ilk yıllarında TERCÜME odalarında görev yapanların Batı edebiyatındaki nazım türleriyle karşılaşmalarıyla başlayan yenileşme hareketi, ardından dil ve edebiyat, aruz-hece tartışmalarına dönüşmüş; bu tartışmalar sonucunda, BEŞ HECECİLER, BİRİNCİ YENİ, SERVET-İ FÜNUN, FECR-İ ATİ, YEDİ MEŞALECİLER, GARİP ve İKİNCİ YENİ AKIMLARI birbirini takip etmiştir.
İşte o günlerden bu yana sürüp gelen şiir serüvenimiz, son 30 yılda, SERBEST ŞİİR'imiz, tamamen serbestliğe, adeta, nesirlerin makasla doğranıp alt alta sıralanmasına dönüşmüş duruma getirilmiş, şiir, o ahenkli kanat çırparak yükselişinden, yerlere düşürülmüş durumdadır.ARUZ unutulmuş, HECE ŞİİRİ'miz de, Anadolu Aşıklarının-ozanlarımızın AYAK-UYAK ve kalıplarıyla KAFİYELERİ'ne takılıp kalmış, kendini tekrar etmeye başlamış, sığ ve dar bir alanda kalıvermiştir. Şüphesiz hem hecede, hem serbestte mükemmel ve kalıcı eserler verenler de olmuştur. Şiir tarihimizin mazisinde mükemmel ve kalıcı nice şiirler - şairler var, biz, onların hepsini seviyor ve hepsine bağlıyız, karşı da değiliz... Ancak, biz genel manzaradan bahsediyoruz tabii...
Bir sevda gibi yüreğimizi, kalemimizi sarıp sarmalayan şiirimizi bu yerden, mazinin muhteşem ürünlerini ve yıldızlarını asla ihmal etmeden, onlara karşı çıkmadan ve bozmadan DAHA İLERİLERE GÖTÜRMEK, adeta yeniden YENİ çıkarmak amacıyla ortaya çıkan GÜLCE EDEBİYAT AKIMI’nı ben de yürekten destekliyorum.
GÜLCE, şiirimize yeni bir ruh, yeni bir can soluğu, yeni bir hareket alanı getirmiş, şiir yüreklerde gül kokusu yaymaya başlamış, bayrak gönül kalelerinde dalgalanmaya başlamıştır.
Şiiri seven, ona karasevdalı olan, onu ciddiye alan ve ona sonsuz bir saygıyla bağlı olanların yaptığı gibi ben de bir GÜLCE EDEBİYAT AKIMI mensubuyum ve bu mensubiyetten gurur duymaktayım.
Bu sebeple de, başta Mustafa CEYLAN Hocam olmak üzere, bu akımın mensuplarından bazılarına danışarak, onların da görüş ve onaylarını aldıktan sonra, Harun YİĞİT KARDEŞİNİZ OLARAK, İLK nazım önerimi sunuyorum.
Bel ki de kimilerine göre “saçma” olarak nitelenebilecek bir tespitim oldu. Hayat ve doğa’nın tekil sonsuzluklarda Yüce Yaradan’ın mükemmel güzelliği, çifter çifter sunması gibi. Araştırmalarımı derinleştirdikçe gördüm ki, 7-9-11-13 gibi sayısal verilerle kuşatılan çevre içinde insan, fanilik gömleği ve kafesteki canıyla, Eflâtun’un mağarasında, Yunus’un gönül aynasında çığrışıp durmada. Neden bu tekillerden YENİ BİR NAZIM TÜRÜ doğmasın ki? Neden bu “YARADILANI SEVERİM YARADAN’DAN ÖTÜRÜ” anlayışıyla, 7-9-11-13 sıralanışını; yahut da mesela 1-3-5-7-9-11-13-15-17 sıra dizinini nakışlayıp ortaya koymayalım ki diye düşünmeden edemedim.
Tek sayıların o sonsuzdan sonsuz TEK’e koşusunun türküsünü şiirimizin nefes alanı yapmayalım ki?
Mustafa CEYLAN, Ekrem YALBUZ gibi hocalarımın attığı temeller üzerinde, Osman ÖCAL, Hülya EKMEKÇİ, Yusuf BOZAN, Refika DOĞAN, Ümran TOKMAK, Afet KIRAT ve diğer şair dostlarımın yücelttiği şiir bayrağına yeni bir RÜZGAR’da benden gelsin bakalım.
TEKİL adını verdiğim bu yeni YENİ NAZIM TÜRÜ’n de ben, 7-9-11-13 TEKİLLERDEN HAREKET ETTİM.
Bunları tıpkı ÜÇGEN NAZIM TÜRÜNDE olduğu gibi merdiven basamaklarınca sıraladım. ÖMER HAYYAM’ın RÜBAİLERİYLE ATASÖZLERİMİZ rehberim oldu.
Bu ilk denememdir.
Biliyorum ve inanıyorum ki, özellikle TASAVVUFİ konularda, AŞK konusunda şair dostlarım TEKİL ile çok güzel örnekler vereceklerdir.
Gene biliyorum ki, bugüne kadar ŞİİRİ, bayağılaştıran, alabildiğine şiire olan sevgi ve saygıyı gündemden düşürenler de ya dudak bükecekler veya eleştiri oklarını bize yönlendireceklerdir.
Varsın, olsun…
İkisine de saygım var.
İkisinden de ders alacağım…
Saygılarımla şimdi TEKİL adını verdiğimiz YENİ NAZIM TÜRÜ’müzü takdim ediyorum:
……………….7 Hece
……………….9 Hece
……………….11 Hece
……………….13 Hece’li bir yapıdan OLUŞMAKTA.
Harun YİĞİT
************************************************************
Sonra sistem :
******************
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
******************************
NAZIM TÜRÜ: TEKİL
*************************
1-Adından da anlaşılacağı gibi, tek sayılı hece kalıbından oluşan bir nazım türüdür.
2-Dörtlüklerin şematik yapısı şöyleir :
....................3 Hece
....................5 Hece
……………….7 Hece
……………….9 Hece
……………….11 Hece
……………….13 Hece’li bir yapıdan
Veya bunun tersi bir yapıdan OLUŞMAKTA.
6-Kafiye uygulamalarında şair tamamen serbesttir. Dilediği şekil ve çeşit-yer ve konumda kafiye uygulayabilir veya uygulamaz. Önemli olan mısralardaki hece sayısının TEKİL olması ve diziliş sırasının bozulmamasıdır.
3-Dörtlük,beşlik, altılık veya başka şekillerde de uygulama yapılabilir. Sadece 1-3-5-7-9-11-13-15-17-19 veya 19-17-15-13-11-9-7-5-3 hece sayı dizilişinin korunmasıdır. Şair dilerse (sırayı şaşırtmadan) 5-7-9-11 veya 3-5-7-9 hecelik mısra dizilişleri ya da (9-7-5-3 ) VEYA (15-13-11-9) VB..başka şekillerde TEKİL HECELERLE şiirin dokusunu örebilir.
*********************************************************
Ve
'EFSANE GÜL'
******************
*Hece sayısı ve dizilişi itibariyle tam bir TEKİL.
*Ustalık buarada REDİF ve kafiye kurgulamasında. İkinci ve üçüncü dörtlüklerin içinde gizlenmiş, hem de yerleri değiştirilerek. İlk okuyuşta şaşırdım. Sonra tetkik eden bakışla dönüp tekrar baktım şiire. Tekerrür sanatının inceliğini sezdim. Redif ve kafiye arasındaki farkı bir kere farkettim. Kafiyenin içerde saklanmasının güzelliğini yakaladım. Uyak-ayaklarda ki duygu fırtınasına yakalandım, kilitlenip kaldım.
Netice:
Tekil'den çoğul çıkmış, EFSANE GÜL günü seherden akşama kadar ozanı koştururken, alıp yüreğimi darmadağın etti.
Dar alanda, kısa ve az kelimelerle devasa anlam...
İşte başarı bu noktada...
Var olasın Ozan'ım..
Tebrikler...
Sayın Sentezi, güzel şiirleri ile 'Yeni Nazım Türleri'ne meşruiyet kazandırıyor.
Güzel olan her sanat bizimdir. Örnekleri çoğaldıkça anlaşılması, yaygınlaşması da hızlanacaktır.
Marifet, iltifata tabidir. Mucidine ve destek veren herkese teşekkürler.
Tebrikler ve teşekkürler Sayın Sentezi.
Ellerinize sağlık abi, başarılarınızın devamını diliyorum.
Selamlarımla.
Hemşehrim niye yalan söylüyüm gülce hece şiirini
pek anlamam Anladığım tek şu emek verilen yürek verilen kötü olamaz Kutlarım ellerine sağlık saygılar hörmetler
Döndü sürü girmiş bağa,bostana halim......
Tarumar olduk sevgili ağabeyim.........
Ellerine sağlık , çok beğendim ......teşekkürler..
Baki selam ve muhabbetimle
Güzel bir çalışma,
Yüreğine sağlık kardeşim
Selma ve muhabbetle...
hakkaten güzel olmuş amaaaaaa ben genede sizin hece şiirlerinize hastayım yaaa:) tebrikler
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta