Yola çıkarken yanıma aldığım öyle rastgele hazırlamış olduğum bavulum, yüzümde yağmurların resmettiği hüzün, hesabını kestiğim, canımı acıtan eflatun sevinçler, bulut olup güneşimi kapatırken, kayan yıldızların sonsuz nazı düşümde, bir de yola çıkarken yanıma aldığım yaralı kalbimin süslü etiketi.
Yaklaştıkça büyürmüş madde, yandıkça pişermiş insan. Söz, bilinçsiz esaretin koynunda gizlenirmiş. Nerede varsa dünyaya ait bir çile arar bulurmuş garibi. Virane yüreklere kurulan merhamet, adını taşıdığı o uzak ülkelerin sessiz rüzgârlarıyla anlam bulurmuş.
Düşümde gördüğüm parıltılı ve yaldızlı insanlar, hangi gecenin emanetidir. Her şey bir varmış bir yokmuş denkleminin içinde. Soluğu feryat olan bu devrin nasibinden kalan son manzaraları uzun bir seferde harcıyorum. Sermayem çok ötelerden nakşeden nihayetsiz ufukların keskinliği.
Kırılmış şifrelerde beliren harita, küçük odalardan oluşan bu sarayın anahtarı. Belki başlamayacak sana yazdığım senaryoların son kırıntıları. İnci gibi sakladığım kuşkulu adımlarım, doyamadan nasıl gider bir dağın heybetli duruşuna karıncaların soylu hisleri. Seni son bir kez görmek deyimini yazmışken o hep küf tutan odamın duvarına, geciken törenlerin hesapsızlığı vuruyor pencerelerimi. Resmini karaladığım hedefsiz günlerimin frekans bunalımından çıktığı anlarda yaşadım seni.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
yeniden yazılır mı ömrümüz? Yeniden geçer miyiz sokaklarından gençliğimizin? kim yazıya dökebilir bu felsefeyi..çok güzel..Rabbim sana acil şifalar versin..Sağlıklı uzun bir ömür versin.Bu güzel şiirlerinden bizleri mahrum bırakma.
Çok güzel,hepsi birbirinden güzel muhteşem.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta