Efendimiz Şiiri - Barış Arslan

Barış Arslan
8

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Efendimiz

Sen gittin, çaresiz kalmışız senden uzak
İhtişamla yolumuza kurulmuş tuzak.

Sen gittin, yokluğun yürekleri ayırmış
Bilen cahil olmuş, bilmeyeni kayırmış.

Sen yetimler yetimi, ıssız çöllerin ışığı
Sana canımız fedadır, Ey Ümmetin Aşığı.

İnleyenler çoğalmış, zalim küheylana binmiş
Alimler makama düşmüş, adalet sinmiş.

Gittin de gelemedik peşinden korkusuzca
Fani bizi kuşatmış, hapsetmiş sorgusuzca

Efgan esti bir zaman garipler yurdunda
Adalet aciz düşmüş fakirin umudunda

Gittin de Efendim, yanmışız bir zaman
Beşer sevgine susamış, inlemiş elaman.

Hicran ile özler olmuş şafağın sökmesini
Küfür pervasızca savurmuş tekmesini

Kandiller uykusuz kalmış, seheri beklemiş
Avlular ıssızlaşmış, baharına hazan eklemiş

Şadırvanlar gözyaşı akmış senin hasretinle
Sineler huzur bulmaya çalışır kudretinle

Çoğumuz yolunu unutmuş ulu camilerin
Birçoğumuz önünde eğildik haramilerin

Sen gittin boynu bükük kaldı lalelerin
Gittin de nuru sönükleşti rahlelerin

Ufuklara bakar oldu hezaran gönüller
Sıra sıra yoluna dizildi solmuş güller

Tanışıp arkadaş olduk zenginliğin acısıyla
Dostluk kurduk insanların en yağcısıyla

Seni unutturanlar utandırdı bizi dünyada
Özlem ve umutlarımız kaldı rüyada

Gittin de sızladı herdem sana meftunlar
Ayakta kalır mı ki bin yıllık sütunlar

Onlarda hicranınla gömüldüler tarihe
Duasız bedenler esir düştü karihe

Kardelenler her ilkbaharda azalır olmuş
Gülistana giriftar olan çiçeklerde solmuş

Sensizliğin ummanında kaybolup gittik
Kalmadı mecalimiz deryalarda yittik

Sen gittin, kalmışız tebessüme yaban
Akmıyor leblerden o içli vird-i zeban

Hayat yaşantımıza günah mumu yakmış
Şafaklar hasret, nehirler hep gıybet akmış

Kitap rafa kalkmış, hitap belirsizleşmiş
Hâyırlar tükenmiş, haksızlık hadsizleşmiş

Bir görseniz Efendim rezil ahvâlimizi
Badeler istila etmiş, perişan halimizi

Sabır gitmiş, kibir kılıç sallar olmuş
Nur’un ile dolu sineler, gam ile dolmuş

Yokluğun sinemizi yaraladı asırlardır
Orada göllenmiş didelerin yaşı vardır

Kana kana su içsek mübarek kabından
Sensiz karanlığa büründü alem hicâbından

Çarşı Pazar, gezdirdiler bizi habersizce
Sonra “hangisi daha güzel” dediler sizce?

Şan, şöhret ve mülke ettiler bizi müptela
O yüzden tez esti bağrımıza rüzgar-ı belâ

Tutamadık sana verdiğimiz sözü Efendimiz
Her yanda bir ses “eyvah yıkıldı bendimiz”

Cemalin düşlerimizi süslesin Efendimiz
Boynumuzu acıtıyor artık kemendimiz

Eski günleri özler olduk derin hicran ile
Gamlandık bir zaman zamansız buhran ile

Garipleri her çağda muştuladın Ey Resûl
Niyazımızdır Rabbim; “Sen eyle mevsul”

Yokuşlarımız çoğaldı, dizde derman kalmadı
Yel değdi, zaman savurdu, hiç huzura salmadı

Günler geceleri kovaladı, çehreler unutuldu
Senden uzaklaşan gönüller, musibet buldu

Yesrib’in tozlu yollarının aşıkları nerde
Hani kokunu getirirlerdi tanda, seherde

Sen’in tutkunların vardı, Cemal’ine hayran
Enes’lerin vardı, küfre karşı Sen’i kayıran

Asûde şafakları bekliyoruz biçare halde
Dinlemez kimse bizi, Sensiz bu ahvâlde

Kapılar kilitlendi, pencerelere çıktı komşuluk
Oysa açık kapılarda belli olurdu ululuk

Yağmalandı biçareler, yetim-fakir kıyıldı
Ağızlar mühürlendi, susmak evlâ sayıldı

Tebessüm kabre girdi, gösteriş başa geçti
O çehreler bir zaman, ne kadar da güleçti

“Hak Rızâ’sı gitti, “desinler' geri geldi
Geldi gelmesine de, o da sineleri deldi

Şeytan tacir oldu, hileler pazara indi
Hani hak müminin, haksızlık gafilindi

“Aldatmaca yok”, gitti çarşı ve pazardan
Oysa kanâatsizler kurtulmaz intizardan

Vuslatı aradık asırlardır Efendimiz
Hasret dostumuz oldu, nefret bendimiz…

Bizler saadet maşukuyuz Efendimiz
Aşığı maşuksuz bırakmaz Hûdavend’imiz

Yanımızdan ayırmıyoruz zevk-ü sefayı
Oysa çabuk unuttuk Ebvâ’yı ve Safa’yı

Kıyl-ü kal göğe ağdı, perde perde
Gazap yağmurları arttı yüreklerde

Melekler uzaklaştı candan, birer birer
Niyazlar getirmez oldu canandan haber

Dillerde İsm-ü Pâk’in kaldı Efendimiz
Ağlamayı unuttu şu bedbaht gözlerimiz

Gülmekten çizgiler oluştu yanaklarımızda
Derman olmaz oldu artık eyvahlarımızda

Dillerimiz menfiyatla yoğrulur oldu
Heyhat… Kalplerin asırlık ziyası da soldu

Halimizi kime arzedelim Efendimiz
Nedametten yana yok ki bir menendimiz

Nur’unu yansıt, şu biçare gönüllerimize
Bir kez daha bak şu günahkâr hallerimize

Süsle rüyalarımızı, Ey Habib-ül Bekkâîn
Ancak Cemâlinle olur yüzler mutmain

Ednâlar mecnun desinler, varsın
Sen, bereketsin, Sen nalânlara kârsın

Sen, başımızın tacı, en nadide yarsın
Sen Ey Efendiler Efendisi, iyiki varsın…!

05/06/2007...............................Mecrûhî

Barış Arslan
Kayıt Tarihi : 1.7.2007 16:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Barış Arslan