Salat ve selamlar olsun ona
Sözler yetmez onu anlatmaya
Canlar kurban olsun onun yoluna
Şefaatin nasip olsun bu günah kar kuluna
Dünyamıza dogan güneşsin
Kalbimi ısıtan sıcak ateşsin
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
çok teşekkür ederim böylesi bir değeri kaleme aldığınız için sağolunuz varolunuz...tam puanla listemde....•Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.....selamlar sana olsun ey Allahın nebisi...
Anlatımıyla, her şeyden önce konusuyla mükemmel bir eser kaleme almışsınız.Çok beğendiğimi belirterek en yüksek puanımla kutluyorum.
EFENDİMİZE BİNLERCE SELAT-U SELAM OLSUN.KALBİNAZCIKTA OLSA ONUN SEVGİSİNİ TAŞIYAN HER MÜ'MİN İNŞALLAH ONUN ŞEFAATİNE NAİL OLSUN.RABİYE HANIM ŞİİRİNİZİ KUTLUYORUM VE ŞİİRİNİZE BİR KARDEŞ ŞİİR GÖNDERİYORUM LÜTFEN KABUL BUYURUNUZ.SELAM VE DUA İLE....
EFENDİM GÜL GİBİ KOKUN GELİYOR
Ruhuma can veren seher yelinden,
Efendim gül gibi kokun geliyor.
Lafza-i Celal’in güzel dilinden,
Efendim gül gibi kokun geliyor
Hira’nın hicranlı bakışlarından,
Gönül ateşimin yakışlarından,
Bülbülün aşk ile ötüşlerinden,
Efendim gül gibi kokun geliyor.
Gözyaşı döktüğüm gecelerimden,
Sana aşk dokuyan hecelerimden,
Hasretin dağ olan yücelerinden,
Efendim gül gibi kokun geliyor.
Yetimin öksüzün gözbebeğinden,
Senin için çarpan dost yüreğinden,
Seccademin süsü din direğinden,
Efendim gül gibi kokun geliyor.
Karani’ye verdiğin güzel hırkandan,
Sultan Ahmet, Fatih, Eyüp Sultan’dan,
Seni görüp gelen beyaz ihramdan,
Efendim gül gibi kokun geliyor.
“Meçhulün” girdiği aşk bahçesinden,
Sana söylenen dil bestesinden,
Sevginle kavrulan “yar” hastasından,
Efendim gül gibi kokun geliyor.
Ahır ve akibetiniz, hayrola,aşkullah,muhabetullah,şevkullah ve zikrullah ile gönülleriniz nakş ola! Şefaat -ı nebi ailenize nasib ola.güzel yazılarınız devamlı ola.
ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYİDİNA MUHAMMED,,GÜL KOKULU KALEMİNİ KUTLUYORUM CANIM ARKADAŞIM,RESİMLERLE ŞİİR BİR DAHA GÜZEL OLMUŞ,YÜREĞİN DERT GÖRMESİN ,TAP PUANLA KUTLUYORUM,
YÜREGİNİZE SAĞLIK TEBRİKLER HARİKA OLMUŞ
EFENDİMİZE YAZILAN GÜZEL BİR ŞİİR OKUDUM..TEBRİKLER..
YÜREĞİNİZ DERT GÖRMESİN..
SAYGILAR..
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta