EFENDİM –I-
Ta ki geldin bu cihana ilham alıp ezelden
Uzlet senin, vuslat senin, biz senîniz efendim
Gamın çoktu ama vahyin can kotardı gazelden
Canlar senin, tenler senin, biz tenîniz efendim
Azmışlıkta adam yiyen asi mücrim kulları
Sen arıttın, sen damıttın, biz canînız efendim
Rahmetinle cümle öksüz, dilli dilsiz yâd oldu
Sen lütufsun sen ihsansın hicranînız efendim
Haşmetinden tuz buz oldu şahı kisra sarayı
Bostanında nöbet tutan Sincanînız efendim
Senle söndü bin senelik Mecusi’nin ateşi
Ateşlerde hapse düşmüş çimkenîziz efendim
Bir bir düştü boyunları kaybede ki putların
Goncasına hasret kalmış dikenîniz efendim
Sapkınlar ilahı ‘Sâve’ çekti, rahman sûyunu
Yüreklerde saklı kalmış cenk erîniz efendim
Göller bile dîle geldî Allah birdir gelen hak
İsyan bizde, derman sende, can erîmiz efendim
Gêlişinle nurlarâ gark oldu dünyâ şehrimiz
Çöl dağîna çiçek attı, tanyerîmiz efendim
Coşan sûlar nîce vâdîleri yutup taştılar
Toygarımız felah buldu canetîmiz efendim
Göklerde kârıştı dünyâdaki sevgi sêline
Sohbetimiz servetimiz gamet'îmiz efendim
İstikbâlin cûşa verdi canlı cansız âlemi
Kör hücrêler câna geldî genitîmiz efendim
Nîce soysuz kurutmuşken zemzem âkan ırmağı
Sen bedende şiryan oldun şanıtînız efendim
Tüm zâlimler ağlaşırken giden yüce şanına
Sen garîban sığnağîsın tanıtînız efendim
Seninlê dürüldü zulmün koca defteri
Biat ettik boyun büktük, cemıtrîmız efendim
EFENDİM-II-
Seninle maksadın buldu arzın ölü toprağı
Anladı ağaçlar bile niçin taşır yaprağı
Çünkü nurun Ruşen etti zindan olmuş dünyayı
Gül cemalin gülsen etti dikendeki mumyayı
Rahme düştün çiçek açtı zulmetin bağrında taş
Teşrifinle cana geldi kimsizin gözünde yaş
Ayak basışınla başlar bitmeyen ümmet derdin
Gözün açtın ilk nefeste Yârab ümmeti derdin
Doğum günün ta geceden semalarda sezildi
Canlar öncesinde senin pakı soyun çizildi
Tecellinle kâhı taştı, kâhı durdu, çöl, ırmak
Sapıtmışlar ağlaşırken öksüze oldun sığnak
Sen bilirdin yetim derdin sende öyle doğmuştun
Yıllar sonra bu sevginle gözyaşına boğmuştun
Kundağından sıyrılırken düştün anne koynundan
Öksüzlük huzmesi aldı yetimliği boynundan
Hamrunu yoğurdu rahman yetim, öksüz suyuyla
Başka türlü baş edilmez azmışların huyuyla
Ne zaman alışsa kucak nurdan teni sarmaya
Hikmetinden sual olmaz gelir onu almaya
Tam alırken baba kokusunu büyük babadan
O nu da götürdü Mevla çekti aldı aradan
Sen senidin, sen Ahmet’tin Muhammet Mustafa
Son ümmetin server’iydin yok idi sana sefa
Geçecektin bir bir dünya imtihan surlarını
Yenmek için putlarını o yamyam kullarını
Öylesine azmışlardı yemişlerdi başları
Öz kızlara çukurlarda atmışlardı taşları
Onlar için bir zül idi kızlara baba olmak
Azmışlığın hudutları bu kadar olur ancak
Allah seni sarmalıydı sapkınların şerrinden
Köhne saltanatlar ürker hakikat neferinden
Öyle ol ki uzak dursun kirli kalpler, desise
Ruh iklimi aldanmasın sır saklayan nefis’e
Yolun şavkı ümmetini hakka sebil olmalı
Seni öldürmeye gelen sende hayat bulmalı
Örnek insan önder insan ey nebiler sultanı
Yüz bin kere feda olsun yoluna koyduk canı
Kulluk anlamaktır elbet yaratılış hikmeti
Onun adı Muhammed’dir, doğru onun ümmeti
Diğer ümmetlerde elbet aynı boydan geldiler
Tek farkları göklerin buyruğun yere serdiler
En son demde cem eğlendi inanlar bir safta
Son kitap armağan etti onlara altın yafta
Dedi ki ‘kat’ı İndullah’ ‘din’i İslam dinidir
Gayrisi yolun sapıtmış azmış insan kinidir
Bu uğurda nice hak nebi gelip geçti amma
En son gelen peygamberi sakın başkası sanma
Yetimlik mektebi bitti öksüzlük geldi sere
Ticaretle uğraşırken alıp götürdü nere
Nübüvvet müjdesi verdi ona Şam’ın yolları
‘Hıra’da başlayıp bitti aşkın halvet kolları
Gel dedi yaradan ona bu buyruğu al götür
Kullarıma son Resulsün vazifeni yap otur
Orda başladı habipin kullarına hasreti
Onun ancak ümmetidir bu cihanda serveti
Can siperim servetinden ayrı koyma kulunu
Azmışların yollarından çevir benim yolumu
Kulluk için bizi kullarından gayrı kayırma
Sevgilinden bizi orda ayrı sayıp ayırma
EFENDİM –III-
Ah efendim göremedik kardan akçe yüzünü
Hiç çıkarma kalbimizden size giden hüznünü
Sen rahmanın en ülfetkar en rahimkar kulusun
Ümmetine yardım eden peygamberler yolusun
Mekke eşrafı sana hak bir deyince kızıp azdılar
Nur yüzüne taşlar atıp gül yanağı cızdılar
Oysa rabbin sana elçi göndererek yanaştı
Bir istekle gark ederdin nice kapılar aştı
Sen kurumuş dudaklara çölde zemzem ırmağı
Sen yaratılmış eşrefin ey gönüller oymağı
Ne zaman bunaldı gönlün müşriklerin şerrinden
Mükâfatın yüce oldu Mekke cücelerinden
Birde buna eklenmişti ayrılıklar kasveti
Önce amca, sonra yârâni sadık’ın hicreti
Başka sebeplerde vardı aldı rabbin katına
Cebrail eliyle yaktı senin göksüne kına
Açtı baktı temiz kalbi bir kez daha pakladı
Belki bir yumağı ora gizlicene sakladı
Sonrada al dedi işte sana Rabbine Burak
Teselli ol gökleri gör Rabbin katında tur at
Hem Kudüs’te imamet ol, Şanı yüce geçmişe
Ondan sonra gelir sitretülmünteha da gişe
Senin için ordan öte ayrı binek ayrı tur
Dönüşün bineğin refrefe kolay da sana zor
Orda erdin Cemâlüllah sırlarının künhüne
Sen Allaha erişmişken unutmuştun dünkü’ne
Dönüşünde taşıyordun demet kulluk buyruğu
O gecenin hediyesi bize namaz kulluğu
Oruç, Zekât, Şehitlik de o günlerden tediye
Sevgiliden sevgiliye dar gününde hediye
Öğretildin ibadetle, mabuda nasıl kul olunur
İhsan ettin ümmetine nurlu yol ki bulunur
İşte böyle bir seherde daldın Rabbin yoluna
Havsalandan geçiverdin geçmiş kullar boyuna
Onların ömürleri çoktu bin seneyi geçtiler
Bunca yılı Allah için cihat yolu seçtiler
Ümmetinin ömrü kısa ibadette kısadır
Bu yarışı geçmek için dayanmaz buna sadır
Münacatın yüce katta hemen cevabın buldu
Ümmetine kadrine layık ‘kadir’ gecesi oldu
Ol gece ki bir gecenin hayrı bininden çoktur
Ümmetine bolluk olsun hakkın zulmeti yoktur
Ol kitabı mukaddes ki onda semadan indi
Efendimin en pörsümez mucizesidir indi
Bu gece göklerin kanatları gezer yerlerde
Aç gözünü seyreyle melekleri nerelerde
Bizzat Zati tecellisi teşrif eder dünyaya
Yok mu? Diyor, yok mu? İnanmak isteyen rüyaya
Haydi! Gelip katılınız geleceğe, şua’ya
Tecellisi mizan kurmuş edilecek dua’ya
Sende al nâsîbini bu servet merasından
Sana gaflet, ehven gelir en azılı hasımdan
Sana armağan gözleri bir gecelik kapatma
Bunca bolluk içersinde gelen günü karartma
Sende koş duldur gönlüne kırıntıdan birkaç şey
Sonrada en kötü kullar bile olur senden yeğ
Bu gece cümle kullara dağılan Hak rahmeti
İşkenceci hayatından uzaklaştırır zahmeti
Süt taşıyor haydi durma kepçe getirip de al
O demezse arılara yapacak mı sana bal
Bu geceler esenliktir tâki şafak vaktine
Ah efendim koyma bizi şeytan ile akdine
Biz seninle cana gelir ancak medet buluruz
Kovma bizi dergâhından asi mücrim kulunuz.
Dilimize söyletme hiç bundan sonra kötü söz
Sen bizlere armağan et yücelerden bir çift göz…
04.09.2010
Abdurrahim ÜÇÜK
Çimke : En küçük ateş kıvılcımı
Gamet : Erkek veya dişi üreme hücresi.
Gen : İçinde bulunduğu hücre veya organizmada özel biri
olan, kuşaktan kuşağa geçen
Şanıtınız : Sanınızdanız
Save : Taberiyye gölü, golan tepelerinin güneyinde
Toygar : Tarla kuşu
Sincan : Gül gillerden, doğu Anadolu bölgesinde yetişen,
kırmızı veya kan kırmızı çiçekleri olan çok yıllık kokulu bir
bitki
İndi : yanımda
Kayıt Tarihi : 25.9.2010 18:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)