Siz dünyanın gizli efendileri! Ezoterik yapının dünyaya ateş çemberi sunanları! Önemsediğiniz o altın ve simyanın affına bırakmayı düşünmüyoruz artık sizi…
Ve siz sağlam olmayan iskeletler! Siz 5000 yıllık tarihin kan içicileri! Tüm dinlerden nasiplenenler! Altın Baş’ı arayanlar, dünyayı sömüren İlluminatistler! Küresel ekonominin balonunu şişirenler!
İlaç sektörünü canlandırmak için kendi insanlarını bile önce obezleştirip sonra zayıflığı öğütleyen caniler!
Hele sen yok musun! Üç maaşını bir telefona yatıran psiko-patolojik vaka! ''İmaj her şeydir'' diyen zavallı! Dünya finansal savaş tatbikatları yaparken sen canını sıkma… Nasılsa Beyoğlu’nda 50 liraya makarna yiyordun ve bunu da kredi kartıyla ödüyordun üstelik… Sana bunu satanlar dünyanın suları ve yaşadığın alanlar üzerinden hesaplaşmaya gidiyor unutma!
Tüketim tarzın, finansal operasyonlar ve sanal paralar üzerinden yapılıyor… Akıl oyunlarına yenilme! Walt Street de çöktü ya dedikleri… Bunlar ezonterik kaynaklı değil mi?
Ama kusura bakma sayın Bavyeralı: Zihin kontrolümüz bizim elimizde artık. Yakındır aşk, yeter ki gece kendimizle baş başa kalalım, ismi lazım değil ama bazı seferlere hazır olalım…
Efendileriniz size daracık mekanlarda kâğıt bardaklarda kahve satıp üstelik bu kahvene cochineal böceğinden renklendirici ve kıvam artırıcılarla servis yaparken ben rahat kerevetimde fağfuri acem işi fincanlarda taze çekilmiş Mehmet Efendi kahvemi yudumluyordum ve senin beynine, yaptığım işin taşralı olduğu sinyalleri telegramla geliyordu..
Git çocuk, git söyle! Git Bavyeralı efendilerine söyle: Biz biliriz demir yolları İstanbul’a neden kıvrılarak gelir diye, hatta kahve içilmez imiş kâğıt bardaklar ile… Yemek yenilmez imiş dersin asitli içecekle, müzik dinlenmez imiş dersin 140 desibel ile kadın zayıflamaz imiş tablet ile hap ile… Öğrenemediler ise defolup gitsinler medeniyetimizden…
Egosal manyaklaşmanı, benliğinin saçmaladığını görmenin zamanı değil mi artık? Görmüyor musun sanal fareyi patlatanları, Afrika’ya açılamayacak kadar şişmiş obezleri?
Ve sizi cafelerinde 20 cm karelik sandalyelerde tıklım tıkış hapseden starbuckslar, mc donaldslar, işkence sandalyesi gibi oturaklarda oturtmayı beceren efendileriniz kusura bakmasın ama biz almayacağız o mönüden…
Çünkü:Bilinç altımıza gönderdiğiniz mesajları okumadan sildik biz, telegram işkenceniz size döndü…
Yüreğimizdeki sevgi ve huzurla biz sevdaya duruyoruz, dalların mayhoş meyvelere durduğu gibi… Biz her gece onurlu sevdamıza çıkmaya devam edeceğiz, siz isterseniz buyurun efendilerinizin işletmelerinin müşteri hizmetlerine…Muhtemelen bir iyilik yapmışlardır ufacık bir faiz farkıyla zaten var olan borcunuzu yapılandırmak üzere...
Mehmet Şerif EkiciKayıt Tarihi : 7.7.2014 16:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!