Çok yoruldum yolsuzluktan, karaya oturdum.
Ellerimi başıma koyup biraz düşündüm,
Yolunmuş kaz gibiyim artık yönümü kaybettim,
Şiirin sonunu bile getiremeyecek bir haldeyim.
Artık rozetimi geri alabilirsiniz
İyi insanlardan olamayacağım
Biliyorum,
Çok uğraşmıştım kazanmak için,
Ama şimdi çok yoruldum,
Çabalarım hep boşa çıktı,
İki kardeş geldi dünyaya,
Hayâl ve Hayat,
Önce Hayat doğdu,
Ardından Hayâl.
Hayat’ı görenler diyordu,
Uyandığımda sabah, güneş vardı gökyüzünde,
Hava güzel, her yer yeşil, kuşlar ötüyordu bir de,
Mutfaktan gelen omlet kokusunu fark edince,
Tek eksiğim demokrasi, dedim kendi kendime.
Aşkından çılgına dönmüş bir piranayım ben,
Kahvaltıda yine, küçük balık var,
Korkma, ben sadece sevgiye açım,
Sensiz ne moralim, ne de iştahım var.
Sana bir masal yazacağım, okurken uykuya dalacaksın, rüyanda bir güneş doğacak, hiç bilmediğin yerlerde dolaşacaksın.
Yüzünde bir gülümseme olacak, o anda beyaz bir kuşun üstünden bulutları izliyor olacaksın, rüzgar saçlarını dalgalandıracak ve gözlerini hafifçe kısacaksın.
Eğer isterse,
Kanadı kırık bir kuş,
Mutlu olamaz mı?
Bulutlarla değil ama, çiçeklerle meşk edebildiği için.
Affet beni,
Bu kadar çok sevmemeliydim seni,
Ayrılması da bir o kadar zor şimdi,
Unut desem de unutamazsın, unutamam ben de seni.
Bir sonbahardı son görüştüğümüzde,
Ezanlar okunuyordu İstanbul üzerinde,
Oturduğumuz mekanın önündeki dilenci birdenbire,
Bağırmaya başlamıştı, benim tek dostum içkim, sigaram diye.
Bir sevişmemiz vardı, sen gitmeden birkaç gün önce,
Bazıları sadece kavgayı amaçlıyor,
Bazıları ise amaçlamadan harekete geçiyor,
Sonra benim gibi* insanları buluyor,
Ve aşağılık kompleksini üstümüze kusmaya çalışıyor.
Temiz kalmak isteyen bizler ise,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!