Ya ne yapmak lazımmış
Sağlam bir dayı bulup çatmak mıymış.
Allah'ı unutup bir ağaç gölgesi sanıp tıpkı sarnaşık gibi
Yerden etekleyerek velinimet sanmak mıymış.
Allah deyip kudretle davranmak mı yoksa hileyle tırmanmak mı?
İstemem eksik olsun Allahı unutup yabanın zenginine mersiyeler yazanı.
Yoksa nazırın yüzü gelecek diye kırk defa taklamı atmalı?
İstemem eksik olsun hakktan istemeyi bırakıp rica mihnet ile yapmayı?
Kapı kapı dolaşıp papuç mu eskitmeli?
Yoksa secdede nasır tutmayan dizi başkalnarının önünde mi nasırlı etmeli? Sürünmekten mi, yahut tek doğruluk önünde eğilmekmi? Başım bin yalanın bin yalancının önünde büzülmekten mi ağrısın ötem berim.
İstemem eksik olsun masum müslümana kaçmı diyem ardından terörist ilan edip zilletmi giydirem yoksa siyoniste yakala tazı tut diyen kaşarımı izleyem.
Gördünmü belki kaz gelir diye NATO Avrupa peşinde durmadan koşanları.
Piliç mi göndermeli yoksa ülkende ağırlayıp piliç mi yedirmeli. Yetmez belki diye piliç fabrikasında mı vermeli.
Yoksa bir fino gibi susta durmak mıdır acep en münasip?
İstemem eksik olsun bir kibar salonunda kucaktan kucağa atlayıp kızlarla dans vede boyunu göstermek mi erkeklik.
Marifet şiire Hakk yerine yıldızları güneşi koyup aşka getirmek midir evde kalmış kızları.
İstemem eksik olsun şan olsun diye şiir yazmayı.
Yoksa meşhur bir kitapçıya gidip veresiye bir şiir mecmuası mı bastır malı.
Eksik olsun acep bir alay sersem ile meyhane köşesinde içip dahi olmak mı hüner?
Bir tek şiirle yer yer dolaşıp herkesten alkış mı dilenmeli?
İstemem eksik olsun İslam'ı övmeyip bir sürü keli feli sırma saçlı diye göğemi yükseltmeli?
Yoksa ödümmü kopsun bir şımarığın aptalı gazeteye vesikaya tenkid yazacak diye hergün?
Nimeti veren gerçek cömertin yerine adını sayıklamakmı lazım işverdi diye işvereni
Yahut sayıklamak mı lazım adım gazetelerde görünsün diye.
Olmaz olacaksa meşhur şu cedide gazetesinde görülsün diye.
İstemem eksik olsun. Ve ta son nefesinde yoktan var var dan yok edeni unutup bir bilmez kızın ismini sayıklamak mı.
Aşkının şiirini yazacak yerde onun bunun ziyarete gitmek karşısında zoraki sırıtmak mı her abusun.
Bile çekinmek korkmak benzi sararmak bitmek mi.
Fakat hakkı söylemek istersen yanlız hakkın önünde eğilmek hakkını yedirmemek için şiirler söylemek özgür olmak hazır ile görüşmek nura dalmak Resulullaha koşan uykulara varmak.
Yapayanlız birtek sen vede yanlız ama hür seyahat etmek hakkın dergâhına.
Gören gözü işiten kulağı olmak canı isteyince kırklara dağlarda kırlara uçan kuşlara ağaçları sallayan rüzgara karışmak mı.
İsteyince zorbaya papucunu ters giydirmek istemez misin hakkın katında herşeyi puti yok edip onunla var olmak. Ve sonra bir bir bir onun için kılıç gibi kalemine sarılmak ve ancak doya doya özgür kılanı yazmak özgürlüğe doyuranı yazmak kula kulluğu puta tapmayı bıraktıranı doyunca anlatmak mı.
Ve dua gibi doya doya sonra yeniden dua dua gayet huzurda tevazu ile çocuğum demek . Bütün bunları hoşgörsek mi derken.
Hoşgör bu çiçekleri ve zengini sulayıp fakirleri unutmuş bu kuru dalı.
Bunlar yabanın değil kendi bahçenin malı.
Varsın küçücük olsun fütühatın fakat bil.
Alemlere sığmayanı kalbinde sensin taşıyan başkası değil.
Ara hakkını hatta kendi nefsinde bile.
Velhasıl bir tufeyli zilletiyle.
Tırmanma! Varsın boyun olmasın söğüt kadar.
Bulutlara çıkmazsa yapraklarına ne zarar.
Kavaklar sıra sıra dikilsede karşına.
Boy ver .
Kimseye dayanmaksızın gerekirse kuldan olmasın bir var.
Şeytanlara itaat edip cennetten ve sonrada dünyadan kovulmak istemem deviren devirmiş küfrün bataklığını hatta kurutmuş veben cenneti ve daha güzelini hatırlarım.
Tek başına uzar ağaclar bilki hak daim kuru sanda yeşerten yar.
Kayıt Tarihi : 24.6.2025 07:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!