-yaşlanıyorum sana olan tutkumu düşündükçe-
hazan yaprakları altında açan bir nâfe çiçektin söğüt yaprakları gölgesinde afrodit'in damlayan gözyaşları tohum olduda...
(15.08.04)
f tipi hapishane EDİRNE
..
cennet öbür yakaysa
cennetböceklerinin işine burda...
(23.03.04)
f tipi hapishane EDİRNE
..
ya özgürlüğümü düşünüyorum
ya seni..
sende sonsuzluk var
sonsuzlukta sen...
(22.06.04)
f tipi hapishane EDİRNE
..
unutamamışsak gülmeyi
ayaktayız demektir
hâlâ...
23.05.04
f tipi hapishane EDİRNE
..
sana ihanet ettim
unuttum kaç kişiyle seviştiğimi
hayallerimde
neden başka kılığa giriyorsun
bir tuzunu bırakıp! ..
(26.07.04)
f tipi hapishane EDİRNE
..
belki bir dal tutunmaya?
sen dışarda ettin sözünü
tutmadın
ben içerde tuttum
konuşmadım...
21.05.04
f tipi hapishane edirne
..
penceremin parmaklıklarını
gömleğime işledim
gördüğün çizgiler ta kendileri
soğuk!
dokun:
parmaklarım var üzerinde...
(08.06.04)
f tipi hapishane EDİRNE
..
sen belirsizsin
ben hasretlerdenim;
yakılan!
çöz dilinden prangaları
koksun ağzının içi...
05.07.04
Ftipi hapishane EDİRNE
..
bir bana aç göğsünü
bekleneni bekleyen merhabanım;
bir ben göreyim açan haleyi
yatırıp başımı yastığına
kaşlarını (ç) aldırma
onlar yazıyor şiirlerimi
bir bana aç sınırlarını
ben uyanmalıyım:söküşünle...
..
gün karanlıktan yoğrulur
karanlık:günün yorgunluğu
uyandırmak borcumuz
en koyu anında
bir nöbetçi iki yakayı tutamaz
biz arayı bilelim
DALGA DİPTE KUŞANIR...
(27.05.04)
..
dalımda yaprak
yapraklarımda aya
ayalarımda iz
iz yüreğim
yüreğim yaşamana kanar
yerin başımın üstü
sayfalarımda ki çınar...
(13.04.04)
f tipi hapishane EDİRNE
..
-ıslıklarım beni hep ele verir-
örgülerden izleyen güvercin
yüzümü tanıyordu
adımlarımı sayıyordu
seni düşündüğümü bilmiyordu
nerden biliyorum:
kanatlanıp taklaya durmadığından
..
gün ardında saklanan kışa
kar altında yaşayan
kardelene benzerdi çocukluğum
öyle isyankâr öyle temiz
çamözünün havasında
arşa çıkardı her sevincim
sızılarım esintiye karışırdı
vaktini beklerken lastikleri çamur bağlamış
paslı bisikletim
..
o bir gün açılan kelepçe
o bir gün bir gün
ad bekler
sadece
o bir gün
yanağımı yanağına yaslayacağım
incitip özlemleri...
..
çığlığını ömrüyle gönderen
sensin açan tomurcuk bugün
budansada yer yer kollarımız
şafak umutlu
biz umutlu
-umut sebeple doğar durduk yere değil-
çiçektesin
asıl meselede bu ya:
..
noktasız cümlelerdi kaçışların
yüzsüz tebesümlere dokunmuş kulak veriyorsun
yağışlar sıralandı üzerime
GECE
ölüyor gururdan garibanlıklarım
KELEBEK
üşüyorum
YALNIZLIK
..
-adın sende yok bende hep sen var-
düşte beklenen sevinç gibisin
yok yok O sun O...
kandırmayayım kendimi
itiraf edemediğim gibi hâlâ yüreğime
sakladığım ezgiyi:
sevdiğimi seni...
ahh bu ağ(ı) r(l) ı(k)
..
ya yağmur olursa
ya kış açarsa
sonsuz bir yolculuğa (dünya ya) mı
doğacaksın
bilenmiş bir bıçak gibi
peşinde kalbim
gökyüzü çiçekleri mısralarımdır bilesin
yarın daima belirsizdir
ey! sonsuz yağmurum
..
-gitsem bir fırtına kopar dalından
kalsam çöl sessizliği-
kandırmam beni
seni duymayacağım:
toprağıma ekilince sen
dünü getirince dudaklarında
bana seninleyken anlat
sesin ulaşıyorken yırtıp jiletli telleri
..
-pencere yalnız dünyasını gösterir
birde konuşmuyorsa...eyvah çıkmaz! içe dönüş-
unutulmak daha mı iyi onarılmaktan
kırılan bir camı düşünüyorum
parçalarını yap(ıp) boz(up) bir araya getirerek
hep bir şeyler eksik arada
tuz harcı
buz malası
rüzgara yapışıyor yanıp sönen
..
bendim eken tohumu
başaklarımı alan
başkası
görmeseydim keşke
mayalarken sevimi
mutluluktan nasıl
ışıl ışıl yandığını esmerliğinin
tahmin edemezsin
..
ne biçim bir ayrılık öyküsü bu
mevsim yağmurlarında artık yoksun
susku sanırım ayrılışından aldı adını
çekilmeyen fotoğraflarda donuksun
şair imge çeker
aşık cefa
karlar rüzgârla tozarken
ıslıklar anlamsız kalır ilk defa
..
beni var eden
çıplaklığımı gizleyen dallarım...;
halkım ve
benliğim
için
düşünmeliyim
üretmeliyim
ekerek inancımı
daha
..
-yollar hayata açılışımızdır
nerden biliyorum:
yıllar oldu çıkmayalı! ..-
güneşi gördüm biraz önce
biraz
şimdi lekelerini çitiliyorum
serpmek için duvarlarıma
elbiselerimden; inceden...
..
-her sana seslenişim müebbetine şiirin...-
yıldızlara ulaş benim için
yaprakların nabzını dinle
renk ver şafağa
uyanışını gözetlerken ondan habersiz
caddeleri adımla benim için
gez sokak sokak
ismimizi ver bir ilkbahara
..
kaç gece yıldız aradım
kaç şafak eli boş döndüm
çukurda ki hücremin
alçak penceresinden
okudum
şiirler yazdım dünyama dair
kendime kızdım:
geçinemediğimden
küstüm
..
kavgayla yaşamak
en güzeliydi emeklerimin
soluyanı sevmek
en yücesiydi değerlerimin
son ezgim olsun
kanat çırpışları kelebeklerin
son ezgim olsun
naraları esriklerin
..
_dün dokunduğun aşk bugün yalnızlık_
koşacağını koştu ansızın arayış
yarına bir delil savrulur mu bilmem
sararan nameler şahit
tene karışan doku kriminalleri
gereksiz değildi hiçbir açlık
doyumuna ulaşınca ihanetti!
unutuldu dedim
..
beni gözyaşın sanma
sana tutsak sana sürgün sevgim
aşk tutku ve esaret ve
bunların ötesinde
tamda son noktanın hemen bitişiğinde
korkutuyor beni
yeminime dair öyle bir kelime
hangisi yüreğine elini koyarsa
onu bil!
onun büyüsü dağlarıma bıraktığın sesin
..
-ellerimi öpme yeşil olurum
maviyi sevdikçe-
sabah senle kalkıyorum
akşamım seninle
bir özlem türküsü tutturan dizelerim
çıktıkça denizden ağlar ağlar
çiy tutan aşkların kaymağında
tepe taklak açılan tutku tanelerinin çekirdeği
..
tek
tip
olacaksın
ikincisini karıştırıyorum
hele bir tanıyayım kendimi
ayak uydurmak kolay çevreye
o sıra
ben konuşacağım!
önce yasa
..
Sende ne buldum ben
El değmemiş gülistanlığın kadifemsi masumluğunu mu
Neyi buldum aralayamadığım düş yüzünde
İnceldikçe adımlarımı hızlandırdığım
Serpsem serilen sinemi gölgeme bir çırpıda
Eğersin öne korkularını
Vuslat aşktansa uzaklaştırır sardıkça
Demet demet çözülür buzların
İlk süzülüşlerini beklersin:sıcaklığın
..
sesini duymadım
öpmedim avazını
gölgede kaldım
polenler savrulup durdu
acıtarak düşlerimi
hayretlere hasretim
hasretlere küskün
güneşte yükseliyor
arkadaşım olacak
..
durma
mürekkep yanığı susmaz
rüzgârda
kaç
yorgunluğum bulaşmasın
sana dizelerimde konuşamam
rengi soldu düşlerin
kurudu yaprakların gözbebeği
..
hep bir şey söylemeni isterim
asiliğinden
inatçılığından söyle
varsın inanmasın kimseler
gülsün
inatçılığından
asiliğinden söyle
yalnız geçen günler
..
bir şiir yazsam diyorum
filistin gibi
attığım taş olsa
filistin gibi
yaşamak şakayada gelmez
çocuk yaşta ölmeyede
ama hayat
filistin gibi
..
alışılmamış bir soluksun
başka başka baharlar
dikkat et kaybolursun
yabancısın bu aleme
geçince bahsin dillerde
neden tuhaf oluyorum
neden dönüyor
ismini gördüğüm satırlar
kardelen bahçesine
..
senden kopmak için
ille mazgallı kapımın sürgüsünü
çözmem gerekmez
adımlarını bilmemek (senli benli olan yollarına dökülen)
gözlerindeki ifadeyi es geçmek
hatta başka bir diyarı düşünmek dahi
senden kopmak demektir
senden kopmak için
ille bir dış etki gerekmez
..
yağsa bir tomurcuk yasemen
penceremden içeri
alıp getirse koynuma
kaybolan baharları vakur yel
bir yağmur düşse avuçlarımın içine
selama dururdu dinime-imanıma
yer gök:
sen bana geldiğinde
kuzey rüzgarlarına yar olmuş
..
gerçek sevi bende yoz eyleyende değil
bağlamaya aşığım
cana
canana
kirlenmemiş aşa
gerçek sevgi bende
yoz eyleyende değil
ırmaklar bende başlar
günışığı bende yatar
..
ne kaldı şurda gündoğumuna
ağırlaşsada adımları saatlerin
kapanmasada gözleri...
baykuş bakışlı şafakları
ne vakit bu kadar bekleye durdun
ne vakit erken kalkıp ranzandan
uyanışını seyrettin
bir bu vakit:
özlemin
..
_ilkkar çiçeğime_
demek dizlerine değdi çocuklarım
(g) örebilseydim...
gönderdiğin çiçek resimlerini ektim
gelip onlara konuyorlar:
düşten kelebeklerim
saksım:çay bardağım
..
-bugunlerde eksiğimiz:
çocuksu yanımız-
kaderim değil
kuyudan seyretmek aydınlığı
tutsaklığım:
o gürül gürül akan yabancılığın aslında
(karartılmamış gecelerde)
dönüşüm var -yanmadı gemiler-
..
-yine seni düşündüm
düşümün içinde-
seviyorum sözcüğü yetmiyor
içimdekini tanıtmaya
bu bir tutku
ilerledikçe vakit
hudut bilmeyen
olmadığın yerde yokum
..
çekinme
bu can senin
rahat solu
içine dolacağı
fidan yeşerince
bakmaz kimseye
açar türlü türlü
dalında meyveye
görünmez tabiatın iç yasaları
..
-çocukla çocuk olursun aydınlık
ya kendinle...-
aynı fotoğrafta görülmek istemeyen
aydın(lığ) ımız var
ne kaçıp
ne uzanan ele cevap veren
yengi
yahut mağlubiyet
..
hücremden neler çıkarabilirim sana
dur şöyle bir bakim:
bana bürünen cansız bir beden
ve 'görülmüştür'lü bir davetiye;
gel diye...
defne yapraklarım fısıldıyor mu hâlâ
arasında defterlerimin
onlara mavilik yükleyecektim
içerdekim için
..