Bir yerde görürsen ki:
Ağır ve edalı akar,
dal dal söğütler öperek
samur üç belik gibi
üç koldan sular;
müjdeler olsun efendim:
Edirne'desin.
Mevsim, fasl-ı bahardır,
gecedir ve mehtap vardır.
Ve sen,
bir kavsi kuzahta yürür gibi
köprülerdesin.
Şataraban makamında bir şarkı dudaklarında,
düşünür çözemezsin:
Bu naz-ı istiğna, bu avaz neden:
neden yarı eğilmiş suya dallar?
Öyle ferman etmiş eden
kimseler bilmez.
'Gönül bir top ibrişim
sarılsa çözülmez'.
Burda herşey,
bakınır hüsnüne ayran.
Seyreyler cemalini eğilmiş suya
mermer ihtişamında serhad-di vatan.
Aşina bir çehre sezer belki diye
devr-i saltanatından Edirne;
bir deste alev güldür, mahzun;
yar elinden düşürülmüş şimdi suda.
Ve sular;
şimşir kelamı dilinde
destan okur, okur akar.
Ve bihaber, Yıldırım'da bir evcikte
-akan sudan, uçan kuştan-
yeşil dut yaprağında
ak bir ipek böceği, kozasını dokur dokur ölür.
Uyanır veda etmiş gibi uykuya, konuşan bir dil olur
çiler uzakta;
bülbül sesi yağmur gibi
Bülbül Adası'nda.
Kanadı gümüşlü kuşlar geçer
İki aşk bölüp mehtabı;
Kıyık'tan uçurulmuş
salınır bahçeler içre kızlar ki;
nazardan kaçırılmış.
Ağzında kırmızı can eriği,
mehtapla beraber düşmüş gibi arza;
kızlar ki güzel,
dört başı mamur ve murassa.
Sevdaya tutulmak bile mümkün
yeni baştan.
Neden yarı eğilmiş suya dallar?
Öyle ferman etmiş eden.
Söylenek kolay olsa eski türküsünü:
'Edirne köprüsü taştan
sen çıkardın beni baştan'.
Ayırdın anamdan, hem kardaştan.
Kayıt Tarihi : 8.1.2003 21:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Niyazi Akıncıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/01/08/edirne-2.jpg)
Ağır ve edalı akar
dal dal söğütler öperek.
samur üç belik gibi
üç koldan sular
Müjdeler olsun efendim
Edirne'desin ! '
Ey Niyazi Akıncıoğlu ;usta şair, acılı şair, ne kadar güzel dizeler bunlar..
Meriç gibi üç koldan gümbür gümbür akıyorlar .. sonsuza doğru...
İçinde , Mimar Sinan'ı...hamamlarında yıkanan sultanları.. Meriç Köprüsü'nden güneşi seyreden padişahları. .Karaağaçtaki faytonları..yarım kalan aşkları..Ahilerin, eski zaman türküleri söylediği Ali Paşa Çarşısı'nı da barındırarak ve BalkanTürküleri haykırarak... Nur içinde yat!
TÜM YORUMLAR (2)