Serhat şehrimize gelip de inan,
Bir şiir yazmadan dönmek zor be ya.
Nasıl bir şaheser çıkartmış Sinan,
Selimiye Camisini gör be ya.
Dikkatli bak; boynu bükük laleye,
Tanık ol yaşanan büyük çileye.
Hakkın huzurunda yönel kıbleye,
Dur namaza, dizlerini kır be ya.
Tarih sinmiş her köşeye, kenara
Gez dolaş geçmişten bir nişan ara.
Bahçedeki üç ihtiyar çınara,
Neler görüp yaşamışlar sor be ya.
Bulamazsın ecdadında boş vakti
Her ayı mesai, her gün iş vakti.
Eda etsin diye kullar beş vakti
Camilerle süslenmiş her yer be ya.
Biz İsa’ya, Musa’ya, Süleyman'a
Dinimiz gereği deriz: Amenna.
Kilise, sinagog, cami yanyana
Hoşgörü bu de, göğsünü ger be ya.
Savuşturmuş bilemedim kaç kışı,
Kaybetmiş betona karşı yarışı.
Viraneye dönse de içi dışı,
Tarihi konaklar hâlâ var be ya.
Çalışmazsa tabiplerin kafası
Tükenmez insanın derdi cefası,
Eşsizdir Beyazıt Darüşşifası
Arabayı bir de ora sür be ya.
Hekim de faydasız bazen ilaç da
Bunu gördük “Sarmaşıkla Ağaç”ta.
Yol bekler bir tren Karaağaçta
Şaşırma görürsen raysız gar be ya.
Askerinden vezirine, şahına
Rahmet olsun hepsinin ervahına.
Uğra Hasan Sezai dergahına,
Seni bekler o mübarek pir be ya.
Göz dikse de sana Rus, Yunan, Bulgar
Emrinde binlerce Şükrü Paşan var.
Yirmi beş Kasım’da verildi karar,
Yine oldun Türk oğluna yar be ya.
Meriç, Arda, Tunca üç nazlı nehir
Efsaneler dinle üçüne dair.
Nice kavme yer yurt olan bu şehir
Dili olsa neler neler der be ya.
Uzatsan da tutmaz eli Komşuya,
Pek yüz verme en güzeli Komşuya.
Sırtını dönüp de deli Komşuya
Meriç köprüsünde bir poz ver be ya..
Ecdat Rumelinde dolaşmış, gezmiş
Böyle anlı şanlı bir tarih yazmış.
“Bu hududu gönlüme kimler çizmiş”
Karakoç misali derim“dar” be ya.
Ecel bir kündeyle yıkar anında
Akıbeti tuş, baş pehlivanın da.
Altı asır Kırkpınar Meydanında
Yenmiş ve yenilmiş nice er be ya.
Diyorsan acaba ne yesem bu gün,
O kıtır lezzeti tatmayı düşün.
Sabah, öğle, akşam günde üç öğün
Tavada ciğere selam dur be ya.
Birbirine kibar; sürücü, yaya,
Sarılan yok selektöre, kornaya.
Rastlamazsın kaba bayana, baya
Atsan da şehirde elli tur be ya.
Türk’tür dedik bu Milletin ön adı,
Yanarız kabul edersek yan adı.
Doğu- batı sadece bir yön adı,
Erzurum’u, Edirne’si bir be ya.
Selimiye Arastası, Bedestan,
Bir de eski yeni binlerce dükkan.
Edirneli arı gibi çalışkan,
Rızık için döker durur ter be ya.
Yediden yetmişe halk vatansever,
Tereddüt etmeden görev, yetki ver.
Hoş sohbet, samimi, misafirperver
Yürekleri yanıp duran kor be ya.
Memleket deriz de düşünce zora
Dolaşırız yurdu yelkenler fora,
Gümüşhanen az çok taşınmış ora,
İster isen sen de bir post ser be ya.
Yeter bu şehri çok doladın dile,
Var git musallat ol başka bir ile.
Zor deme vedalaş Edirne ile,
Yollarını kapatmadan kar be ya.
Osman Bulut dolaştın Edirne’yi,
Hazırladın bol yıldızlı karneyi.
Terk etmene değmiş gibi haneyi,
Zarardan ziyade ettin kâr be ya.
Kayıt Tarihi : 29.1.2020 16:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
21/12/2019 denetim turnesi için gidildiğinde
![Osman Bulut](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/01/29/edirne-12.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!