SAİT AKDAĞ/Sait Edip Akdağ
Kurtuluş İlkokulu(Konya):
Karma Ortaokulu(Konya):
Teknik Lise(Konya):
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Serbest olarak hukuki müşavirlik yapmaktadır.
Orta Anadolu’nun ortasında, bir Yörük kasabasında, orta halli bir ailenin ortanca evladı olarak miladım başlamış. Doğduğum mekândan hatıramda kalan; iki yaşlarında iken, terzi olan babamın dükkânında sokağı seyrederken düşerek, üst dudağımla burnum arasında halen izi bulunan taş kesmişliğinden kaynaklanan yaralanmanın kan akan ağlamaklığı ...
Başakların saçlarını tarayan esmer tenli yelin ak perçemi,
Al yanaklı gelinciklerin tomurcuklarından buse alır.
Papatyaların aklaşmış göz ışıklarına doluşan saadet özlemi,
Kekik kokularının kadehlerinde çalkalanıp edipçe aşıklanır.
Mayalanan sevdanın uyarlanan kalp atışlarındaki ece’mi,
Çifte kumrular kursağında cilalanıp kalaylanarak korlanır.
Sevgi ve ışığın bereketini yudumlayarak ak yüreklere üleştir.
Sen yüreğimi sarmalayan sultansı peri sarmaşığı,
Canevimin kapısını çal da, içeri yayıver dolunay ışığı.
Gel geller götürür insanı gani gönül pınarlı lilla bir vadiye,
Yürek yürekliğin serinliği, ilkyaz yağmurunu sakinliğinde musikileşir.
Ipılık sevdanın şahdamarından yakın funda şafağı,
Kalp kalbeliğin çılgınlaşan şenliklerindeki gemalmaz durağı.
Ormansı yaprak yoğunluğunda kilimsi renk cümbüşlerinde,
Güzellik burcunun gönül sarayı tahtında,
Birbirine cezbeyle taşınmış şavklılar konaklar.
Dünün örüldüğü buluttan gök bahtlarda,
Atlastan hoş cıvıltılı yordamlar dolar.
Ve yarının şanlı atbaşı doruklarında,
Birbirine yürek olmuş, zincirlenerek çiftlenmiş canlar var.
Divanlar köyünün divanında güzellenmiş gönüller,
Sevgide divanelenmiş sevdada diva olmuş yürekler.
Esmerler hep duygu yüklüdür gönül yarılığında,
Kırkikindi yağmurlarına gebe lilla bulutlarda.
Aşk burcunda konuklanmış
Hercai menekşeyle halleştim yine dünden; dem vurup dellenen duygulardan,
Ha işte öylece cansı canan, geceler şairinin delifişek ruhundan.
Bana dair kırkikindi yağmurlarının ıslattığı duygu kutbundan.
Farkı fark ettiren, farkı hissettiren, farkta fevkalaleşen sen,
Sabahlamadan uyanan gözden güzel geceleri çağır gizliden.
Gece yarısından sonra ikiyi otuzaltı geçe uyandım aniden,
Gönül yarısı olunca, aynı anda uyanan biri daha var.
Dolunay camda, ben balkonda, duygular diriyken,
Gönül yarısı olunca, yürekten çağıran biri daha var.
Kadere inandım, kederden eminim sevdama tutundum derinden,
Gönül yarısı, olunca buselerden sarhoş olmuş eller var.
Hayat sudur, su da dipsiz hayat; ab-ı hayatsa mutlulukta sırat…
Sevgi de verdikçe, içine düştükçe, sevda halaylanır muhabbetli,
Sonsuz kaynaktan beslenen tütsülü bir panayır ilelebetli…
Gönül ellerinin birbirine tutmuşluğunun dev gölgesinde,
Nisan damlaları doldukça yüreğimize sevdamız bereketlenir.
Sevda limanında ıtır efsuncan; canda canlanan cansı can.
Sevda rüzgârında ıtır efsuncan; kanda kıvamlanan kıvamsı kan.
Hercai menekşeyle halleştim, lilla şehriyarın bürümcül ayışığında,
Gönül yarılığının cemreler aydınlığına gönül aşılanmasıyla,
Ortaya çıkacak meyvelerin sevdalı tomurcuklarına dokunma yakınlığında,
Ayna tuttuğun ezgi dudaklarını nemlendirirsin…
Yapıyor musun?
Ve yürek yüreğe yaşamanın ayak seslerinin ritminde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!