Edep, edepsizlik.
Ne kadar da göreceli kavramlar değil mi?
Birinin, edepsizlik bilip
Uğruna canını vereceği bir davranışı,
Bir başkası, normal hayatı olarak yaşıyor.
Veya, sana, dün edepsizlik olarak görünen bir şeyi,
Bugün normal hayatın olarak yaşıyorsun.
Nedir öyleyse bu edep ve edepsizlik?
Yoksa, gerçekte böyle bir şey yok mu?
Var tabi ki, hem de muhakkak var.
Sen şimdi, şu anını yaşamıyor musun?
O halde bir sonraki andan değil,
Şu andan sorumlusun.
O an için;
Yaşadığın an itibariyle,
Başkalarında görüp de nefret ettiğin şey,
Sana edep olarak yeter.
Bunu, yaşamının her anına uyarla kâfi.
İşte, sana edepli bir yaşam.
Bunu yaparken, kendine karşı edebin,
Vicdan ve düşünce paralelliği;
Dış dünyana karşı edebin ise,
Bunlara ilâve olarak söz ve davranış doğruluğudur.
Yaşadığın an itibariyle,
Sana edepsizlik gibi gelen nice davranışlarla karşılaşırsın.
Sakın o boyutta karşılık verme onlara.
Çünkü, edepsizlik olarak kabul ettiğin bir şeyi
Sen de yapmış olursun.
Muhtemelen, o insana göre böyle bir davranış
Edepsizlik değil.
O kendi gerçeğini ifade ediyor.
Sen de kendi gerçeğini ifade etmelisin,
Ona uymadan.
Hani, yolda yürürken seni bir köpek ısırsa,
Sen de eğilir köpeği ısırır mısın?
Bir başka açıdan bakıldığında bil ki,
Edepsizlerin edepsizliğine sabretmektir edep.
28 Mayıs 1998 – Perşembe
Abdurrahman ÖzdemirKayıt Tarihi : 6.12.2006 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)