Edebi Sanatlar Şiiri - Atifet Gezek

Atifet Gezek
14

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Edebi Sanatlar

EDEBİ SANATLAR
Atifet GEZEK
Anlama renk katmak, anlamı güzel etkili kılmak ve zenginleştirmek amacıyla yapılan sanatlara edebi sanatlar denir. Başlıca üç grup altında toplanır.

A.Mecaz Anlama Dayalı Sanatlar
Mecaz, Mecaz-ı Mürsel, Teşbih, İstiare, Kinaye, Teşhis ve İntak, Tariz

B.Gerçek Anlama Dayalı Sanatlar
Tezat, Tevriye, Mübalağa, Hüsn-i Talil,Tenasüp,Tecahül-i Arif, İstifham, Terdit, Telmih,
Leff ü Neşr,Tedriç, Tekrir, Rücu, Nidâ, Irsâl-i Mesel, Kat, İstidrak, iltifat

C.Söze(Sese) Dayalı Sanatlar
Cinas, Seci,İştikak,Akis,Akrostiş,Kalp,İade, İcaz,Tarsi,Leb
Değmez,Aliterasyon

Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği üyelerinden örneklerle inceleyeceğiz.

A.MECAZ ANLAMA DAYALI SANATLAR

MECAZ(Değişmece) :Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatına mecaz denir.
Örnek:”yüreksiz”kelimesi “korkak”manasında kullanıldığı zaman mecaz sanatı yapılmış olur.
“Hasret ile yanar yanar ağlarım”Sabahattin AKGÜL
‘yanma ‘ kelimesi acı ve kederin yerine kullanılarak mecaz sanatı yapılmıştır.
“Sevgiden yetim olan”Şükrü AKAT
‘yetim’ kelimesi yoksun anlamında kullanılarak mecaz sanatı yapılmıştır.

MECAZ-I MÜRSEL(Düzdeğişmece) :Bir sözün kelimeye kazandırdığı mana ile asıl manası arasında bir ilgi yok ise buna mecaz-ı mürsel denir.
Örnek:”Ben ayakkabılarımı bağlayayım”Onur SAKARYA
Burada bağlayayım kelimesi ile kastedilen ayakkabının bağıdır ama söylenmemiştir.
Sözün gerçek manasıyla kelimeye kazandırdığı mana farklıdır.
. “Kayseri’den selam aldım”Şevki ÇOBANOĞLU
Kayseri bir şehir ama kelimeye kazandırdığı mana ile kastedilen oradaki yakınlarıdır.

TEŞBİH(Benzetme) :Aralarında ilgi kurulan iki şeyden zayıf olanı kuvvetli olana benzetme sa-
natına teşbih denir. Tam teşbihte dört unsur bulunur.
“Güzel gözlü kısrak gibidir kadın” Doğan AKPINAR
Benzetilen(güçlü olan) Benzetme yön. Benzetilen Ben.ed. Benzeyen
Benzeyen(zayıf olan) :“Kurşun gibi ağır gece'
Tuncay AKDAĞ

Benzetme yönü: Benzetilen Ben.ed. Ben.yön. Benzeyen
Benzetme edatı: “Bozuk para misali harcadınız ömrümü” Suzan ALPTEKİN
Benzetilen Ben.ed. Ben.yön. Benzeyen
Bu dört unsurdan birinin ya da bir kaçının yer alıp almamasına göre benzetme üçe ayrılır.

Kısaltılmış Benzetme(Mücmel Teşbih) :Teşbihin dört unsurundan benzetme yönünün ol-
madığı benzetmedir.
Örnek: “Saçların ağ gibi” A.Yılmaz KADAYIFÇI
“Pınar gibi gözümün seli” Süleyman KAPTAN
“Her anım geniş zaman gibi”Saygın ÜNEL

Pekiştirilmiş Benzetme(Müekked Teşbih) : Teşbihin dört unsurundan benzetme edatına yer
verilmeyen benzetmedir.
Örnek: “Bacasız fabrikadır turizm” Taşkın AYDEMİR
“Şiirlerim başlıksız yetim” Saygın ÜNEL
“Şakacı bir insandı gülüşlerin” Mine BAHÇECİ
Uz Benzetme(Teşbih-i Beliğ) :Yalnız benzeyen ve benzetilenle yapılan benzetmeye uz ben-
zetme denir.
Örnek: “ Kömür gözlüm”Halit BİLEN
“Güneş çiçekti tepemizde”Nafiz NAYIR
“Telekızdır aynalar”Abidin GÜNEYLİ

Yaygın Benzetme:Benzeyenle benzetilen arasında birden çok özelliğin sıralanmasına ise
yaygın benzetme denir.
Örnek:.
“ Feminin rengi aks edip tenine Yandaki dizelerde vatan sevilen bir kadına benzetiliyor.
… Kadın ile vatan arasındaki ortak özellikler sayıldıktan
Yeni açmış güle misal olmuş sonra asıl öğe, yani vatan açıklanıyor.
Giriyor göz yumunca rüyama
Benziyor aynı kendi hülyama
Bu tasavvur dokundu sevdama
Ah böyle gezer mi hiç canan
Gül değil arkasında kanlı kefen
Sen misin, sen misin garip vatan”Namık Kemal

İSTİARE(Eğretileme) :Teşbihin iki temel unsurundan (benzeyen ve benzetilen)
yalnız biriyle yapılan benzetmedir. Bir sözün anlamını geçici olarak başka sözcükte kullanma sanatıdır aynı zamanda, bu bakımdan mecaz anlama dayalı sanatlardan biridir.
İstiare iki türlü yapılır.

Açık İstiare:Yalnız benzetilen(güçlü olan öğe) söylenerek, benzeyen(zayıf olan öğe) söy-
lenmeyip gizli tutularak yapılan istiaredir.
Örnek:”Sırça köşktü kırıldı,bir sözünle gururum” Afet KIRAT
Benzetilen/Sırça köşk söylenmiş; ama benzeyen/ yaşanılan kırgınlık söylenmeyerek açık is-
tiare yapılmıştır.
“Pembe düşler safarisi az önce geçti buradan” Gözde GEZEK
Benzetilen/Safari söylenmiş,benzeyen/mutluluk fırsatı gizli tutulmuş.Açık istiare yapılmıştır

Kapalı İstiare:Yalnız benzeyen(zayıf olan öğe) söylenerek, benzetilen(güçlü olan öğe)
söylenmeyip gizli tutulan istiaredir.
Örnek:”Gücüne bent dayanmaz/kızıp azgın akarsın” Günay SARAÇ
Suya insan özelliği verilmiş benzeyen/su söylendiği halde benzetilen/ insan söylenmemiş.
“Şiirler beğenmeliyim boyumdan büyük /Kesip dikmeliyim/Tam yetkin dizelerimi”
Şiir yazmak, elbise dikmeye benzetilmiş. Atifet GEZEK
Benzeyen/şiir söylenmiş,benzetilen/elbise gizli tutulmuş
“Sevda başına vurur/ Dağa hasretli bu su
Ayağını öper durur/Akdeniz Toros’a hayran”Nafiz NAYIR
Adeniz’e ve Toros dağlarına insan benliği verilmiş.
Benzeyen/dağ ve deniz söylendiği halde, benzetilen/insan gizli tutulmuş.

KİNAYE(Değinmece) : Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanılmasına kinaye
denir.Kinayede daha çok mecaz anlam kastedilir, asıl maksat dolaylı ve kapalı bir şekilde . ifade edilir.
Örnek:”Gençliğim/Ucuz pazarların kör alıcısı” Mustafa DOĞAN
“Terk etmiş kaptanı yürümez gemi”Meryem ÖZDEMİR

TEŞHİS VE İNTAK(Kişileştirme ve konuşturma) :İnsan dışındaki canlıları, hayvanları,bitkileri
ve cansız varlıkları insan gibi düşündürüp konuşturma ve davrandırma sanatına teşhis ve intak denir. Bu sanata en çok masallarda rastlanır, özellikle fabllar bu sanatla yapılır.
Örnek:”Bir ağıt yükselir titrer hüzünden dağlar”Erensoy GÜLBABA
Dağa ağlayan bir insan benliği yüklenerek teşhis ve intak sanatı yapılmıştır.
“Gittin de ecem, heceler boynunu büktü” Müberra GÖNEN
Hecelere insan benliği yüklenerek teşhis sanatı yapılmış.
“İnsanlar emek vermeye başlamadıkça/Makineler bu işe karışmasınlar”Ayşe KANTAROĞLU
Makinelere insan benliği yüklenerek teşhis sanatı yapılmış.
“Ağlıyordu ayağı kırık iskemle”H. Cemil ŞENSEVER
İskemleye insana ait özellikler yüklenerek teşhis ve intak sanatı yapılmıştır.

TARİZ(İğneleme) :Sözün gerçek ya da mecaz anlamıyla kullanılmayıp, tamamen bunun zıddı
Bir anlamın kastedilmesidir.Amaç sözü ters anlamıyla kullanmaktır. Bu sanat iğnelemek,
alaya almak ve taşlamak için kullanılır.
Örnek:”Bir muz diktim karlı dağın başında/Çiçek açar ancak yüz beş yaşında
Meyveler iki bin yüz beş kışında/Meyveleri toplar gelirim inan”Abidin GÜNEYLİ
Yukarıdaki dizelerde şair aslında gelirim derken bunun tamamen tersini kastediyor.
Bir genç şair Yahya Kemal’e bütün şiirlerini okuttuktan sonra”Hangilerini beğendiniz? ”
Diye sorar. Yahya Kemal, “Henüz okumadıklarımı”der.Bu cevapta tariz vardır. Çünkü
Yahya Kemal genç şairin hiçbir şiirini beğenmemiştir

B-GERÇEK ANLAMA DAYALI SANATLAR

TEZAT(Karşıtlık) :Aynı varlığın birbirine zıt iki yönünü bir arada ifade etmek veya birbirine
zıt varlıklar ve kavramlar arasında ilgi ve benzerlik kurma sanatına tezat denir.
Örnek:”Akıp gidiyor zaman ha varsın ha yoksun/ Geldin mi gideceksin ha azsın ha çoksun
Dolar boşalır kadehler istersen içme/ Şölen paydosta biter ha açsın ha toksun”
Erensoy GÜLBABA
“Üç erdemi neden yanlış saydılar/Sessizliği doğru yere koydular”Abidin GÜNEYLİ
“Bazen çok ağladım bazen de güldüm” Şükrü AKAT

TEVRİYE(İki anlamlılık) :İki değişik anlamı olan bir sözcüğün yakın anlamını vurgulayarak
uzak anlamını kastetme sanatına tevriye denir.
Örnek:”Kalbimde yaşardın sen Fidanboy’un/sığmazdın şiire söze”Vedat FİDANBOY
Yakın anlamı fidan boy, uzak anlamı isim kastedilmiştir
“Dünyaya baktım ki yalancı Pazar/ Göçenin çoğuna dokunmuş nazar”Süleyman KAPTAN
Yakın anlamı haftanın bir günü, uzak anlamı malların belirli günde satıldığı yer kastedilmiş
“Seni görünce/ Havam değişiyor birden” A. Necmettin ÇANGA
‘hava’yakın anlamı soluduğumuz hava, uzak anlamı çekicilik,albeni, cazibe kastedilmekte.
“Kolay lokma değil Çetin’im çetin”Vahit ÇETİN
Yakın anlamı elde edilmesi güç, uzak anlamı özel isim. Kendine işaret ediyor şair.
“Sabahattin ben Akgül’üm/ Senin ömrün benim ömrüm”Sabahattin AKGÜL
Yakın anlamı beyaz gül, uzak anlamı isim. Şair kendini kastediyor.
“Dağlar çamlık/ Eteklerinde “Maki”/Akdeniz’in kadehinde/Mavisini sunar saki..”
Dr. Yusuf ERKİŞİ
‘maki’yakın anlamı Akdeniz bitkisi, uzak anlamı MEŞYAD’ın çıkardığı dergi kastediliyor.

MÜBALAĞA(Abartma) :Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da
olduğundan daha az gösterme sanatıdır.
Örnek:”Sen söylersen umutlanırım yine / Bir küçük omuz veririm yerküreye
Yerinden oynattım sanırım”Müberra GÖNEN
“Gözüm yaşıyla sularım/Bir ömür soldurmam seni”Aşık Niyazi DEMİR
“Uçardık kuşlar gibi/Masmavi gökyüzünde/Güneşi koşa koşa
Saçlarından tutardık! ...”Gülgün KOÇMAN
“Ayaklarımı Kızıldeniz’e uzatıp/Köprü yapacağım Kenan ülkesine
Ve ardından yüzerek geçeceğim Akdeniz’i…”Arslan B. AHMETOĞLU

HÜSN-İ TALİL(Güzel neden bulma) :Sebebi bilinen bir olayı, durumu gerçek sebebiyle değil de
söze güzellik katmak için şairin kendince bulduğu hayali nitelikli güzel bir sebebe bağlama
sanatıdır.
Örnek:“Sevda başına vurur /Dağa hasretli bu su
Ayağını öper durur /Akdeniz Toros’a hayran”Nafiz NAYIR
“Ben ağlamıyorum/Yabancı yağmurlar ıslattı yüzümü”Halit BİLEN
“Hüzzamlı hayat nedir,nedir rast rüya? /Bir mûsiki deryâsına dalmışız güya
Ud, ney bize eşsiz nağmeler sunmakta/Mest olmuş oyüzden dönüyor böyle dünya”
Nafiz NAYIR


TENASÜP(Uygunluk) :Anlam bakımından birbiriyle ilgili ve birbirine uygun kelimelerin dize
veya dize grubunda kullanma sanatına tenasüp denir.
Örnek:”Ağaç, çiçek, dal, yaprak /Tüm nebatta cansın”Günay SARAÇ
“İster cura olsun ister bağlama/ Düzensiz perdesiz saz neye yarar”Aşık Niyazi DEMİR
“İlkbahar, yaz, sonbahar, kış olmadan/ Sevdiğine kavuşursun inşallah”Abidin GÜNEYLİ

TECAHÜL-L ARİF(Bilmezlikten gelme) :Şairin çok iyi bildiği bir şeyi, bir durumu anlam inceliği
yaratmak yada nükte yapmak için bilmezden gelerek anlatma sanatıdır.
Örnek:“Gelip geçen ‘hocam’ ‘elveda’neden/
Bir daha ‘merhaba’demiyor giden”Vedat FİDANBOY.
Şair,öldükten sonra geri dönülmeyeceğini bildiği halde soru sorarak bilmezden geliyor.
“Gidiyor gençlik bilmiyorum geriye döner mi? ”Arif ÖZEL
Şair, gençliğin geri gelmeyeceğini bildiği halde bilmezden geliyor.
“Ölmeden öz namazımı/ kılmaya mı geldim dünya? ”Aşık Niyazi DEMİR
Şair, insanın kendi ölüm namazını kılamayacağını bildiği halde bilmezden geliyor.
“Masalda söylenen o peri kızı/Zebaniler, devler, cinler nerede? ”Ö.Nuri TEKİN
Şair masalların gerçek olmadığını bildiği halde, bilmezden gelerek sorguluyor.

İSTİFHAM(Soru sorma) :Anlatımı daha etkili kılmak için cevap alma amacı gütmeden sözü
soru soruyormuş gibi kullanma sanatıdır.
Örnek:”Tok açın karnından / Ne zaman nasıl anlayacak?
Güneş ne zaman doğacak? ” Feride TEMEL
“Ayağını toprak ısırsın bahar / Neredesin? ”Mustafa DOĞAN
“Biz mi yaşlandık? / Sevdalar mı? / Yüreğin burukluğu neden? ”Abidin GÜNEYLİ

TERDİT(Şaşırtma) :Önce merakta bırakıp, sonunun ne olacağını hissettirmeden sürdürüp daha
sonra hiç umulmayan çarpıcı bir sonla noktalama sanatıdır.
Örnek:”Tevazuyu tartmışlar /Geçmemiş on üç gramı
Onu gurur, kibir /Sadece üçü saklama kabı” Ayşe KANTAROĞLU
“Canım çok sıkkın /Aklım öyle karışık /Talan mevsiminde saçım
Karıncalanıyor başım /Kafamda bit var! ” Atifet GEZEK

TELMİH(Anımsatma) :Herkesçe bilinen bir olayı, bir eseri, bir sözü, bir fıkrayı, bir kişiyi ha-
tırlatma sanatına telmih denir. Telmih bir kelimeyle yapılabileceği gibi birkaç kelimeyle de
yapılır.
Örnek:”Fransız zulmüne uğramış Antep gibiydi” A. Yılmaz KADAYIFÇI
“Beni Kerem edip Aslı peşine /Saldığın günleri unutamadım”Süleyman KAPTAN
“Orhan Veli’yi bile /Bu güzel havalar mahvetti” Saygın ÜNEL

LEFF Ü NEŞR (Sıralı açıklama) :Bir mısrada iki ya da daha fazla kavramdan bahsettikten sonra,
onu takip eden diğer mısrada bununla ilgili veya karşıtı başka şeyleri söyleme sanatıdır.
Leff ü neşr, bir bakıma söz simetrisi meydana getirme sanatıdır.
Örnek:”Bugün dünü ararsın, yarınsa bugünü
Dünde bırakırsın aklını ve gözünü”Erensoy GÜLBABA
“Kadim zamanlardan gelmiş izi düşümü dünümsün
Meftun zamanlarda tutsak ettiğim bu günümsün” Emine Sevinç ÖKSÜZOĞLU
“Gündüz güneşim aydınlığım/ Gecem de en kuytu karanlığım”Gizem ALAKUŞ
“Böyledir erkek dağ / böyledir kadın deniz/ Geçmişten geleceğe”Yusuf AYMELEK
“Gece gündüz yollarını gözlerim/Yıldızım güneşim inan ki sensin” Nusret TURAN
“Bilmesin üzüntüyü bulunmasın hiç derdi / Her evden neşe sağlık sağlık saadet fışkırsın”
Müfide İLHAN

TEDRİÇ(Dereceleme) :Birbiriyle ilgili kavramların bir derece gözetilerek sıralanmasıdır.
İki türlü yapılır.
Yükselen dereceleme:Anlatımda kavramların küçükten büyüğe, azdan çoğa doğru sıralan-
masıdır. Örnek:”Deresinden, ırmağından, gölünden” Meryem ÖZDEMİR
“Geçti günler, aylar, yıllar” Mestan GÜNEL
Alçalan dereceleme:Anlatımda kavramların büyükten küçüğe, çoktan aza doğru sıralan-
masıdır. Örnek:”Ağacını,dalını yaprağını sevdim”Atifet GEZEK
“Bütün deniz, nehir, göl senin olsun”Suzan ALPTEKİN

TEKRİR(Yineleme) :Anlatımı güçlendirmek için bir sözcüğü veya sözcük grubunu tekrarlama
sanatına tekrir denir.
Örnek:Ne güzel baharla birlikte olmak /Kışta bahar yazda bahar
Düşlerde bahar olmak” Bilge ÇALICI
“Ses ver/ Ses ver/ Ses ver hüzün kaynağım/ Ses ver”Abidin GÜNEYLİ
“Sev seven olmasa da / Sev kardeşim sev” V. Metin TÜRKOĞLU
“Bir güle benzeyen sen/ Kalbime gömülen sen/Sen sevdiğim yalnız sen”Savaş YILDIZ

NİDÂ:Şairin aşırı bir şekilde heyecanlanması, duygulanması sonucunda dikkat çekmek
ve heyecan bildirmek için ünlemlerle seslenmesidir.
Örnek:”Söyle! Ey nergislerin gölgesinde uyuyan! ...”Gülgün KOÇMAN
“Ah Ölüm…”Uğur GÜLTEKİN
“Ey oğul kıymetini iyi bil bu çağının! ”Suzan ALPTEKİN

İRSAL-İ MESEL:(Atasözü söyleme) :Konuyu pekiştirmek amacıyla atasözü ya da atasözü
değeri taşıyan bir ifade kullanma sanatıdır.
Örnek:”Her şiir şairden uzun yaşar”Mustafa DOĞAN
“Sabret, sabır ile koruk helva’lur /Dağ yüce olsa da üstü yol olur
Damlaya damlaya sular göl olur” Mustafa TÜRKÜCÜ

KAT(Kesme) :Sözü ifadeyi tamamlamadan bir noktada kesip, bunun sonunun okuyucu tara-
fından anlaşılmasının beklenmesidir.. Sözün etkisini artırma düşüncesiyle, sözün geri kalan
kısmı bilinçli olarak söylenmemektedir.
Örnek: “Beni,rüyalarımda öpen…/anlayan…/duyan! ...”Gülgün KOÇMAN
“Baştan başa sevgi…Sevgi dal budak…”Nafiz NAYIR
“Ve…/Son nefes/ Titreyerek düşerek/ dudaklarımdan…”Mustafa DOĞAN
“Ne kredi hırsızlığına bulaştı/Çalştı…Çalıştı….”Abidin GÜNEYLİ

İSTİDRAK: Birisini övüyormuş gibi yapıp yermek, yeriyormuş gibi yapıp övmektir.
Örnek:”Gönül verdim bir güzele/ Cemali güneşe benzer
Tanıdıkça şaşkın kaldım/ Kalbi kara taşa benzer”Aşık Niyazi DEMİR

İLTİFAT:Bir konu devam ederken aniden bir duygunun ortaya çıkışıyla sözün muhatabının de-
ğişmesi sanatına iltifat denir.
Örnek:”Konya ovasında bir dilber/ divane etmiş delikanlıyı
ve tırmanmakta saksıdaki/ aşk merdiveni” Ahmet TAN

İKTİBAS(Alıntılama) :Bir sözü, bir fıkrayı olduğu gibi ya da kısaltarak aktarmaktır.Aşağıdaki
tırnak içindeki bölümler birer alıntıdır, bu nedenle bu şiirlerde iktibas yapılmıştır.
Örnek:” ‘Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder’demiş şair” Emine Sevinç ÖKSÜZOĞLU
Cahit Sıtkı TARANCI’nın ‘Otuz Beş Yaş’ şiirinden alıntı yapılmıştır.
“Dolandım suyunu içtim gönülden/ ‘Durgun suda dinlenirken yamaçlar’”Süleyman KAPTAN
Yahya Kemal BEYATLI’nın ‘Gece’ şiirinden alıntılama yapılmıştır.
“Hani/Ağlamak istersin de/Ağlayamazsın ya/Ne olduğunu bilemezsin/ İçinde esen fırtınanın
‘İşte öyle bir şey’ seninki”Abidin GÜNEYLİ
Erol Evgin’in şarkısından alıntı yapılmıştır.


C. SÖZE(SESE) DAYALI SANATLAR

CİNAS:Yazılış ve söylemleri aynı veya birbirine çok yakın olduğu halde, anlam bakımından
farklı olan iki veya daha çok sözcüğün bir arada kullanılması sanatıdır. Birçok türü olan ci-
nas özellikle iki ana grupta toplanır.A-Tam cinas, B-Yarı cinas
A-TAM CİNAS: Söyleniş bakımından harflerin sesli-sessiz,tür,sıra ve sayıları birbirine uyan
cinaslardır. Bu uygunluğa dört yönde uygunluk denir. Yapı bakımından tam cinas ikiye ay-
rılır.
1-Basit cinas:Söylenişleri her yönüyle uyumlu olan tek kelime ile yapılan cinaslardır.
Örnek:” 'Anlıma yazılmış bu kara yazı' ”
Neyleyim sensiz geçen kışı yazı”Atifet GEZEK
2-Mürekkeb cinas:Söylenişleri aynı, ancak cinası oluşturan kelimelerden birinin en az iki
kelimeden oluşmasıyla yapılan cinaslardır.
Örnek:”Her gece dua ettim, mehtabınla doğ ay’ım
Bir hançerdi son sözü, ben mi dedim doğayım? Afet KIRAT
Yazılışlarına göre üç tür mürekkeb cinas vardır.
a-Müteşabih cinas: Yazılışları ve söylenişleri aynı olan mürekkeb cinaslardır.
Örnek:“Düş olup bir taze yare
Cana açtım taze yare”Vasıf-ı Enderun
b-Mefruk cinas:Söylenişleri aynı, ancak yazılışları farklı olan mürekkeb cinaslardır.
Örnek:”Ebruli renkler ile işlerdim desen desen
Benden sana hayır yok bitmedi desen de sen” Afet KIRAT
c-Merfu cinas(yamalı) :Cinası oluşturan kelimelerden birinin bir parçası ile diğer kelimenin
bir parçası birleştirilerek yapılan mürekkeb cinaslardır.
Örnek:”Bilmem bunlar bahane mi?
Felek yok etti hanemi” Adil ÜSTÜN
TAM CİNAS, kelime türü bakımından ikiye ayrılır
1-Mümasil cinas:Cinası oluşturan kelimelerin kelime türü bakımından aynı grupta olması sanatıdır. Bu cinasta isim isimle, fiil fiille teşkil eder.
Örnek: “Yüreğim doldu yara
Haber verin o yara”Vedat KARAKAŞ
2-Müstevfa cinas:Cinası oluşturan kelimelerden birinin isim, diğerinin fiil türünde oluşturulması sanatıdır.
Örnek:”Aç açık durulmaz koca şehirde” İbrahim BİLGİN
A-YARI CİNAS:Tam cinasta söyleniş bakımından harflerin dört yönden uygunluğu (sesli-sessiz, tür, sıra, ve sayılarının) aranırken; yarım cinas, bunlardan birinin uygunsuzluğudur.
Bir çok türü vardır önemli olanları yazacağım
1-Mütekarip cinas:Cinası oluşturan kelimelerdeki harflarin tür bakımından uyuşmadığı cinslardır
a-Lahik cinas:Tür bakımından uyuşmayan harflerin, cinası oluşturan harflerin başında yer almasıdır.
Örnek:”Namustu şerefti Türk için vatan
Göğsünden vurulup toprağa yatan” Abidin GÜNEYLİ
b-Muzari cinas:Tür bakımından uyuşmayan harflerin cinası oluşturan kelimelerin ortasında
yer almasıdır.
Örnek.”Gençlik çabaları senin için boş
Esas sebep dostum yaşın elli beş” Abidin GÜNEYLİ
2-Noksan cinas:Cinası oluşturan kelimelerin sayı bakımından uyuşmadığı cinaslardır.
Bu uyumsuzluk üç şekilde olur.
a-Mutarref cinas:Sayıca uyuşmayan harfin cinasın başında yer almasıdır.
Örnek:”Meryem söyler yaralarım azıyor
Kardeş kardeşine kuyu kazıyor” Meryem ÖZDEMİR
b-Müşevveş cinas:Sayıca uyuşmayan harflerin cinası oluşturan kelimelerin ortasında yer
almasıdır.
Örnek:”Uyuyan kardeşim uyan düşleşme” Şükrü AKAT
“Beni kınamayın siz ağalar / Yüzüm gülse de içim kan ağlar”Haşim CAN
c-Müzeyyel cinas:Sayıca uyuşmayan harflerin cinası oluşturan kelimelerin sonunda yer
almasıdır.
Örnek:” Söylerken bal, susarken balı şerbet eder” Erensoy GÜLBABA
3-Mükerrer cinas:Bir kelimenin son hecelerini başka bir kelimeye cinas olarak kullanmaktır.
Örnek:”Gür yeleli deli taylar koşuyor” Suzan ALPTEKİN


SECİ(İç uyak) :Nesirde yapılan kafiyeye seci denir.Düz yazıda kafiyeli sözcüklerin kulla-
nılması sanatıdır.Seci daha çok divan nesrinde kullanılmıştır.

İŞTİKAK(Türetme) :Aynı kökten türetilmiş kelimeleri bir arada kullanma sanatıdır.
Örnek:”Sevdaya konaktır gül /Açılır taç yapraklar/ Gülen gözler gibi”Abidin GÜNEYLİ
“Av kimdi aver kimdi söyle söyle ey saki”Erensoy GÜLBABA

AKİS(Çaprazlama) :Bir mısra içinde anlamlı bir ifadenin ters çevrilerek, yine anlamlı bir ifa-
deye dönüştürülerek yerleştirilmesiyle yapılan sanata akis denir.
Örnek:”Ben her şeyi sende sevdim/ Sevdim sende her şeyi ben” Atifet GEZEK

AKROSTİŞ:Her mısranın ilk harfi yukarıdan aşağıya okununca bir ismin çıkacağı şekilde
yazılmış şiire akrostiş denir.
Örnek:”Hatıralar almış başını gider
Ünlü ünsüz harfler
Lal olmuş ses yok
Yaşamak seninde en doğal hakkın
Ama baş harflere bakan kimse yok” Abidin GÜNEYLİ

KALP(Değiştirme) :Bir sözcükteki harflerin yerlerini değiştirmek suretiyle yapılan sanattır.
Örnek:”Gülen aşk kaş çatmaz” “Fal bakarken laf çıkarma”
“Sanat kokan saçlarını geriye atsan...”Atifet GEZEK

İADE(Geri çevirme) :Şiirin her beytinde son sözcüğünü, sonraki beytin ilk sözcüğü olarak
kullanma sanatıdır.
Örnek:”…Ve çarpan yüreğime / Elini bastırsan usulca…
Usulca öpsen yaşlı gözlerimden/ Giden bir trenin kalkışı gibi”Dr.Edip KAYMAK

İCAZ:Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatma sanatıdır.Kısaltmanın anlamı
güçleştirmesine dikkat edilir.Kuran-ı Kerim’in bütün ayetlerinde icaz vardır. Mevlana’nın
Mesnevilerinde de icaz vardır.

TARSİ:Beytin her iki mısrasındaki sözcükleri harf sayısı, vezin ve kafiye bakımından birbiri-
ne denk getirme sanatıdır.
Örnek:”Soldurmaya az gün kaldı /Çıldırmaya az gün kaldı” Adil ÜSTÜN
“Bilek dedim amma yelden usandım/Gelek dedim amma yoldan usandım”Doğan AKPINAR

LEBDEĞMEZ(Dudak değmez) :İçinde (b,p,f,m,v) gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözcükler-
le yazılan şiire denir.
Örnek:”Gündüzler hülyalı geceler ıssız” Abidin GÜNEYLİ
“Hırkasız yürek üşüyor/ Gülen şiir yazsa…”Feride TEMEL

ALİTERASYON(Ses Yinelenmesi) :Bir cümlede ya da mısrada ahengi artırmak için aynı ünsüz
seslerin yinelenmesine aliterasyon denir.
Örnek:”Kim kuracak kalbini çocukların? ” Nafiz NAYIR
“Tamamım sanmıştım tam değilmişim” Müberra GÖNEN
“Sıra sıra sıralanıp sevdiğim” Taşkın AYDEMİR
“Yutarmı diye düşünmeden / Bir büyük balık beni” Günay ÖZDEMİR

ASONANS:Şiirde aynı ünlü seslerin tekrarlanmasıdır. Aliterasyonla genellikle birlikte yapılır.
Kelimelerde vurguyu taşıyan aynı ünlülerin tekrarından doğacak ahengi yakalamak için şair
ve yazarlar bu sanata başvurur. Kelimelerdeki söz özelliklerine dayalı olduğundan, bu
sanat söz sanatları arasında sayılır.
Örnek:”Esir düşer esen yele” Abidin GÜNEYLİ
“Alaca atlarıyla geliyor sabah”Mustafa DOĞAN
“Umutsuzum mutsuzum”H.Cemil ŞENSEVER
“Çıktım çıktım çıkış bitti”Günay SARAÇ

Atifet Gezek
Kayıt Tarihi : 3.4.2011 03:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    Begeniyle okudum

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Atifet Gezek