EDEBÎ HAKİKÂT
O saatler ki ufku sarar başka bir ziyâ
Ziyânın hüzmesinde hükümrân olmaz riyâ
Şafak açar perdeyi bir kağıttadır gözler
Ve sade dille zihne hükmetmeli şâh sözler
Zahmetli yolculukta fikirler hayli gergin
Çile ile bilenen meşakkâtler de yorgun
Az çok durup beklersin nedir bu fısıldayan
En acımasız sesler tanıdık ayan beyân
Kanayan bir sessizlik kavga eder zamanla
Akıl yüzün bu mudur ,hatanı hemen anla
Saf aynayla bakışır ,ademin ak pak özü
Pervasız gölgelerde yanıp tutuşur közü
Kelebek revan olur,pervaneyse ışığa
Tele konmuş terennüm meşk anlatır aşığa
Susayan elbet bulur dağ yolunda pınarı
Pınar pınarsa eğer tanır yürek yanarı
Ben-i âdem değildir sadece şevke dalan
Tabiattır sevgiden ulvî payını alan
İhsanın mimarına hâmd-ı senâ edelim
Yaradana yürürken ışk izini güdelim
Kanat takılı gönlü, uçar sanmayın dağa
Ferhat''ın kudretini nakil eder her çağa
Vebaliyle yüklenir gonca gülü, avcısı
Mağduriyet tanımaz bâğbân adlı savcısı
Düşer iken yapraklar tûrab kolları açar
Dün can verir iken o,şimdi vermekte nâçâr
Beyit bahtı açıksa arşa yükselir cidâr
Kuruyan sahraları sulamaktadır,didâr
Sözü şair tutmalı şairi Rahman tutar
Edep yıkıp dökeni şairin ehli yutar
cidar ; duvar,perde
didâr ; görüş,çehre
Kayıt Tarihi : 16.7.2009 16:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

tam pun
TÜM YORUMLAR (3)