kaç savaştan korudum seni?
kaç hüzünden ve kaç istiladan,
seni göremediğim her andan,
yüzyıllardan.
ben seni kaç zamanda korudum?
Suyun tadını bilmeden
Gözyaşının tuzunu bildim.
Kalbimi güneşi olmayan
Bir dünyaya ektim.
O dünya birine kızdığında
Önce beni ezerdi.
kirpiklerimi bir kuş sıyırdı kanatlarıyla
ve on dokuz yaşında öğrendim
saçlarımı okşamayı uyurken.
kuş sürüleri gördüm bir yeri terk ederken
onlar da göçüp gittiler,
terk etmek zorunda oldukları yerden.
GÜNAH
bir yolu olmalıydı,
fısıldadım sokağa o gece,
tavanda yanıp sönen küçük şeylerin,
anahtarlıkların,
Kıyametler kopacakmış susmasam
Ve gülmesem, yığılacakmışım şuraya.
Hayat bana bir karga yolladığında,
Ninni sanacakmışım ağıtını.
Ama biliyorum,
Kalsa da dilim dikişli
Hayat seni güçlü bir kadına çeviriyor, diyen bir çiçek tanıdım.
O da biliyor ki, duvara vurduğu yumruktaki kan izi kadarım.
Çünkü kan lekesinde kalır bazı kız çocuğu ölüleri.
En son ne zaman bağırmıştın, doğduğunda değil mi?
Ve ettiğim tüm dualar şöyledir artık:
"Bir pirenin sesini dahi duyan Allah'ım,
bir keresinde zamana kırılmıştım
veda etmek için birleştirildi kaderim onunla
cennetten kovulmak için yaratılanlar gibiydik;
inandırdık kendimizi sonra
dünya denen sahte cennetin varlığına
saçlarımı birbirine dolarsam,
kuşlara yuva olacağımı sanırdım.
ev, yalnızca bir çatıdan ibaretti ben altıyken
ve her gördüğüm kabusa inanırdım.
ben kalktım o halde,
bir kuş saçlarımı ev beller diye,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!