Buruk bi ezgiydi bu !
Bir bulutun , ağlamasından habersiz ,
Altında dans edişimiz gibi .
Yahut yaprakların , geri dönmeyeceğinden habersiz,
Yere kavuşmak istemeleri gibi .
Sana dayanamıyorum Fredick .
Anlasana !
Her güneş battığında , karşımdasın .
Amacın zalimlik mi , yoksa eğlence mi ?
Hep kendi omuzlarımla , kavuşuyor ellerim .
Uzanıyorum uzanıyorum, tutamıyorsun .
Rüzgarlı havalardan geçti kadın.
Poyraza yakalandı , bi dala sığındı ,
Dal kırıldı ,sürüklendi , çaresiz kaldı kadın .
Yağmurlu havalardan geçti kadın .
Paltosunu giydi , şemsiyesini açtı ,
Kilometrelerce gezindi , özgürlüğü hissetti kadın .
Süregelen bu acı da ne ?
Sisler ardına sığınmış , bi kor.
Hep takip ediyor, en hassas noktaları.
Söndürülüyor tüm ateşleri , derin bi nefesle.
Sönüyor , sönüyor , sonra tekrar şahlanıyor ...
Bir seyyah koşmuş önümüzden hep aynı eşref saatinde,
Yahut ellerinde çiçekli limonlu saçlı genç ,
Süregelen akışta tarlasına yetişen elleri nasırlı baba ,
Dilenmekten utanan dilenci,
Hep koşmuşuz koşmuşuz da ,
Kar mıydı bizi donduran ?
Yoksa belirsiz bir soğuk mu ?
Sahi , kar yağmadan bir insan donabilir miydi ?
Kırıldıkça insan kalbine kar yağdırmaz mıydı ?
Kendini korur herkese kar soğukluğu vermez miydi ?
Suçlu kimdi ?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!