Ne yani 32 yılda değişmemiş gerçek 1 haftada mı değişecekti. Yine buradayım, yine kendime kaldım . Anlayan biri varmış- derken yarım kaldı cümlem. Eh Eda, yazgın değişir mi sandın? Sen en iyi üzülmeyi bilirsin, öyleyse o bildiğin yerde kal. Sessiz kal. Kal. Çıkma dışarıya. Dışarda mutsuzluk, Yine gözyaşı var. Değişen bişey yok, kal üzüldüğün yerde. Etme umut, etme Sevme, Güvenme, İnanma her duyduğun söze İncinirsin, bildiğin şeyler bunlar hadi ama Ne zaman değişti sonuç? Bugün neden değişsin Sen yine al maskeni eline gülümse... Sonra gece olunca dön bildiğin yere... Sen en iyi üzülmeyi bilirsin. Az kaldı, bitecek zaten Oh be diyeceğiz işte o gün Kimse üzemeyecek bizi Kıramayacak hiç kimse Çok az kaldı, sarılacağız buz gibi toprağa Oh be diyeceğiz Neredesiniz diye bağırarak "Hadi gelinnnnnn hepiniz gelin Hadi üzün beni yine kırın kırabilirseniz" diyeceğiz Duymayacaklar bile Onlara kalsın bu dünya Ben bildiğim yerlerde seyahat edeceğim Bugün sevgisizliğe yarın mutsuzluğa konuk olurum Unutmam umutsuzluğa da uğrarım elbet Son durak yalnızlığa ... En çok burada kalırım ben En çok o anlar beni Kimse bilmez yerini İncitemezler gelemezler göremezler beni Vedalaştım tüm dostlarımla Benim buradaki miadım doldu Dolduranlara selam olsun Mutlu olun ey insanlık Artık kırabileceğiniz bir Eda yok, olmayacak Yeni kurbanlar bulun kendinize Tükenmedim, dayandım ya işte Geldi hasretimin vuslatı Çok üzdünüz beni ama, bitti işte Gidiyorum ben. Affettim hepinizi, seni de... Seni de...
Yollar da bitmedi gide gide, bu bilinmez takvim yaprakları ne zaman duracak kim bilir? Havalar soğudu burada, bir soğuk bu kadar mı yakar canını insanın, üşümek demiyorum adına...
Unutulmuş herkes birer birer. Binlerce insanın yalnızlığına şahitlik ediyorum ben de bu şehirde. Yolcular bitmiyor sadece şekil değiştiriyor. Aradıkları tek şey var ortak, adı mutluluk. Bulunmazliklar diyarı mi burası, tam anlamıyla bilemediğimiz bir yerdeyiz sanki.
Ve sanki bize biçilen rollerde kısılıp kalmışız. Biz özgür bedenlerin tutsak ruhlariyiz...
Dinginlik ne tarafta, bilen yok...
Telaş içinde çırpınır yürekler, durup bir es veren yok. Keşke bazen durabilecek kadar gücümüz olsa, sadece durmak... Düşünmeden, sessizce, hiçbir nedene tutunmadan...
Esiri olduk bir yalancı dünyanın, fani bedende hükmedemedik esas benliğimize... Sıkışıp kaldığımız bu bedenler bizi özgür bırakacak mı, yoksa ölüm dediğimiz bizim esaretimizin anahtarı mı, kapı açılacak ve doğacak mıyız bir gün... Ya sonra?
Yorgun gözlerime bir ışık ol gel
Kalbimin en derini sen ol sevgili
Kimsesizliğini odanda bırak ve gel
Kimsesizliğimin kimsesi sen ol sevgili
Hüzünlerini bir limana bağla da gel
Gönlümün kaptanı sen ol sevgili
İçim gibisin İstanbul bugün, kasvetli ve gıpgri
Gözlerim gibi, ıslak ve sisli yolların
Ayaz vurmuş çiçeklerine, kalbimdeki buz gibi
Görünmüyor güneşin, gözümün feri gibi
İstanbul gibisin sevdiğim
Kırık kaldırım taşlarının altında eziliyor ruhum
Yağmurlar yağıyor üstüne, çamura bulanıyor
Kimsenin görmediği bir boşluktan
Bir ışık sızıyor içeriye, nefes alıyor son kez umudum
Soğuk kapı önlerinde şifa buldu hastaydı benliğim
Şu anda bir yağmur tanesi olmak istiyorum
Ulaşabilmek için sana
Bu kadar uzaktan nasıl ulaşırım bilmiyorum ama
Şuanda bir yağmur tanesi olmak istiyorum
Dokunabilmek için yanağına...
Senden sonra hiç sevilmedim
Senden sonra sevgi diye sarıldığım
Tüm dallar kırıldı birer birer
Senden sonra yaprak dökümü başladı gönlümde
Eşim dostum arkadaşım sandığım herkes
İsterdim ki başka bir zamanda,
Başka bir mekanda
Başka hayatlarla tanışalım
İsterdim ki, yolumun başında da
Yolumun sonunda da
Sana çıkayım,
Gönlümün semasında uçurtmalar uçuyor sevgili
Gözlerimdeki parıltının sebebi oluyorsun ansızın
Nedeni bilinmeyen bir tebessüm dudaklarımda
Tüm yollar sana çıkıyor sevgili
Tüm duyguları aynı anda hissediyorum durmaksızın
Sevmeme bile izin vermiyorsun seni
İncitip kırıyorsun sevginle dolu bu yüreği
Gözlerin mi kapalı yoksa, neden sevdama âmâsın
Bu hep böyle mi gidecek?
İçimde hep kanayan bir yara mı olacaksın?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!