(ecil: sebep, su birikintisi)
bir:
yirmialtıkasım birkaçbinyıl ve küsüratı
maydos’un kurtuluşu, soğukların başlangıcı
ardımdan gideceğim tarafa
sabahın altısına esen rüzgarlarla
süpürge tohumuna kadar fukara geceden
ecilsiz bir aydınlığa
iki:
küreyi ince bir buz kaplamıştı.
ayağım kaydı, yere kapaklandım.
düştüm,
düştüm eflatunun, morun içine.
anamın kadife eteğine sürünmüştü suratım,
böylece hep çocuk kaldı sol yanağım.
bir bahar öğlesi,
pencereden serinlik,
yüzükoyun,
hiç dönmez başım,
uzanmış ayaklar yatağın kıyısında,
havada
hiç acımaz canım.
üç:
küre burada ikiye ayrılır.
kırmızı ışık yanıyor, lütfen bekleyin.
bir türlü karşıya geçemez sevmelerim,
hiç mi inanılmaz bana?
gökyüzü ağlanılan ilahlarla dolu.
yaratılmışlar bilmez,
yaratılanlara çiçekler.
bilseler kıskanırlardı ölümsüzlüğümü.
bu şirkin cezası:
beynim ölü hayallerle dolı.
bazısı cinayete kurban gitmişti,
bazısı intihar
ve bazıları zaten ölü doğmuştu.
dört:
acelesi olan insanlarla geçmişti dün,
borsadan konuştular bir ara durup,
alınacak satılacaklardan.
peki ama başımı eğip geçtiğim ağaçlara ne olacak?
aklıma düşünce uyuyamamış,
aklımı aramaya sokağa çıkmıştım.
sonrası artık malumdur. suratı
birkaç mısralık kaldım yerde,
kalkarım.
kalkacağım.
beş:
yalnızca derin bir ağrı duyabilirdim
etten ve kemikten bu sessizlikte.
yanlış olan ne?
etten ve kemikten bir yaşamakta
yalnızca ölmeyi, ölmeyi isteyebilirdim.
altı:
fakat ona dudaklarını dişleten
bir anının acı suyu taşınıyor
birkaç tanrıcık tarafından.
sonra gözyaşları halıdaki sigara küllerini
ıslatıp çamurlaştırmaya başlar.
yazık ki,
ona gelene kadar tüketmiştim tüm merhametimi
bir gün ihtiyacı olacağını bile bile
bir sevdada sıfırı çekmiştim.
böylece lanetlenmiş,
tek lütfum,
bilebilmeyi yitirmiştim.
yazık ki,
kötü biri olmaktan da korkmuyorum.
yedi:
omuzlamalarla taşıyorum ağır sırtımı
çok hafif şey sararmak
fakat ve belki
bilmezsin ama solup gideyazan her şey
bir an maviye döner,
sen gibi.
sekiz:
tepem
elveda çektiğim gün kadar mavi.
dalıp gittiğim o üç ağaç
ve etrafın pek yeşili yok ama...
öyle
acele yüreğim.
kuşsuz günlere katlanıyorum,
bir
ihtim-al diye.
yinede çok güvenmeyin bana,
gövdem demir,
adımlarım alev değil ya.
ecil burada bir taşa rastladı.
her biri kendinde muaf
taşlaşmış insan yüreklerine
ve ölsün diye duvarlara çarptığım
ilk anlamını yitirmek zorunda kaldı.
bir mutluluktan ötekine,
dünyanın öbür ucuna,
belki bir başka yaşama...
ben
size
kızgın
değilim.
sarhoş gecelere sayacağım kalp kırıklarını.
Bekir Aydoğan 2Kayıt Tarihi : 5.10.2021 23:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!