Bir konu hep dikkatimi çekmiştir.
Bir çok yazar ve şair Çanakkale Savaşları’ nı bir CENTİLMENLER SAVAŞI gibi anlatmaya özen göstermektedir.
Bence de Çanakkale savaşları bir centilmenler savaşıdır. Ama tek taraflı centilmenlerin vahşi ve kural tanımayan vahşilere karşı verdikleri bir savaştır.
Türk ordusunun gerçekten her zaman olduğu gibi savaş kurallarına, merhamet sınırlarını adeta zorlayıp uyduğu bir savaştır.
Şimdi bu görüşümü ispatlayacak olan bazı olayları delilleriyle paylaşmak istiyorum:
18 Mart 1915 deniz savaşları esnasında batırılan Fransızların BUVET isimli zırhlılarında bulunan 600 den fazla personel de geminin içinde kısa sürede sulara gömülmüş ve boğulmuştu. Güverteden denize atlayan 30 kadar Fransız askeri zarar görmeden kurtarılsın diye askerlerimiz derhal ateş kesmişlerdi. Bunu İngilizler de itiraf etmişlerdir.
Boğazı geçmeye çalışırken batırılan bir İngiliz denizaltısının mürettebatı boğulmasınlar diye yiğit askerlerimizden bazıları canlarını tehlikeye atarak soğuk suya atlamışlar ve onları kurtarmışlar, doyurup tedavi ederek misafir muamelesi yapmışlardır.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yani öyle garip bir konu ki..
Aklım almıyor.. Ya... hiç savaşın centilmeni olur mu?
Böyle bir konuyu tartışmak bile yanlıştır..
Her savaşta, ya üzerine saldırılan vardır, ya da kendini savunan..
Durup durduğu yerde saldıranların centilmenlikle ne alakası var..
Böyle bir konununun tartışılmasını bile abes görüyorum..
Ayıp, savaşta centilmenlik arayan düşüncelere...
Savaşın kendisi insanlık suçudur her şeyden önce.. İnsanlık suçunun işlendiği hiç bir yerde centilmenlik olamaz..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta