Görmeyen gönül hissetmedikçe aşkı
Katlanır mı bir ömür seni sevmeye
Aşk dediğin laftan kalmış ibaret
Ecelim olacak ey aşk tatmayacak seni
Kudretine yandı gönül bağında aşkın
Dert ektiğim bağındaki figanın tahtı
Ömrüme biçtiğim derttir bırak git
Ecelim olacak ey aşk tatmayacak kalbim seni
leme ibretim özlemle artıp gidecek sonunda
Kimseler görmeyecek yaşlı gözüm bir anda
Coşarım çağlarım hayat kumunda savrulurum
Ecelim olacak ey aşk tatmayacak kalbim seni
Sessiz kalışlarıma aldanma sakın haykırıyorum
İçimden kanayan var deva bulamıyorum
Sevdaymış aşkmış tatmam inatla savaş veriyorum
Ecelim olacak ey aşk tatmayacak kalbim seni
Mecnunlar Leylalar aslılar keremler yok kitabımda
Yalanmış aşklar hepsinin ölüm var sonunda
Yalanlar dönüyor baskıda her kitabımda
Ecelim olacak ey aşk tatmayacak kalbim seni
Bülbülün sesi yok kulaklarımda ötmüyor yok olmuş
Nefessiz kalmış sanki her çığlıkta boğulmuş
Yürekler aşktan gurbette aşikar olmuş solmuş
Ecelim olacak ey aşk tatmayacak kalbim seni
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta