*“İnsanı ölümden eceli korur.”*
Korkma,
ölüm adını fısıldasa da rüzgâr,
göz gözü görmese karanlıkta—
henüz yazılmadıysa vaktin
hiçbir keder,
hiçbir felaket
yolunu bulamaz sana.
Bir çocuk gibi uyu,
kundağın rahmettir.
Bir anne gibi sığın sabaha,
kalkarsa güneş
hala vakit vardır demektir.
İnsanı ölümden
eceli korur.
Ne bir adım ileri atar zaman,
ne bir hece erken susar kalp.
Sana ne yazıldıysa
o gelir;
ne eksik, ne fazla.
Dağ devrilse omzuna,
yıldırım düşse
tam bulunduğun yere—
ecelin yoksa
sadece gök gürler içinden
ve geçip gider.
Nice savaşlar gördü zaman,
nice seller, yangınlar…
kimi selin içinden
kuru ayakla çıktı,
kimi düşerken kaldırımda
uçtu ruhuyla.
İşte bu sırdır kader.
Bir tül gibi saklı
ama çelik gibi kesin.
Bir damla gibi berrak
ama derya gibi derin…
Kurşun gelir,
ama ecel yoksa
havayı deler,
toprağa saplanır—
ismin yazmıyorsa
o taşta,
hiçbir güç seni alamaz bu diyardan.
Ve geldiği an…
hüznün en sessiz hali olur ecel.
Bir el dokunur ruhuna,
sıcak, tanıdık, kadim bir el…
"Vakit doldu," der.
Ne eksik, ne fazla.
O an,
ne duvarlar siper olur,
ne aşklar tutar seni.
Ne dost sesi çağırır geriye,
ne annenin duası
uzatır zamanı.
Ama işte bu yüzden
ölümden değil,
**hazırlıksız yakalanmaktan** kork.
Çünkü ölüm
sadık bir hizmetkâr,
ecel ise
Rabb’in bizzat fermanıdır.
Yürü şimdi,
yüreğinde tevekkül,
adımlarında teslimiyet olsun.
Çünkü bil ki:
**Ecel gelmedikçe,
hiçbir ölüm seni alamaz.**
Ahmet Nejat Alperen
Kayıt Tarihi : 22.4.2025 09:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!